Gerçekten sevgi dolu anneler ve onu hissedenler olarak ilerleseydi herşey
Bugün kimse üzülmezdi.
Çocuklar ölmezdi.
Kadınlar bunlari görmezdi.
Ve daha iyi adamlar yetişirdi.
Hayat sevgi dolu bir anne ve onu anlayan bir baba ve çocuklarıyla güzelleşebilir.
İnsanlar kendisini anlayan birini değilde , bunu umursamadan kendisini kandıran birine daha yakın hissediyor.
Onu anlayan biri bi dert arkadaşı olabiliyorsa içli bir insandır.
Ama duygularına mantığıyla rehber etmiş biri değilse , sadece onu kandıranlar etkileyecek.
O filmlerdeki en romantik esleri izledikce ve aşk dolu bakan sahneleri , içli gözyaşlarını gördükçe icimizde olanı hissettirmesi çok güzeldi.
işte insan böyle içten sevmeli dedim , hayatın zor koştuğu bi kader değil hayatın bana hediyesi Allah'ın emaneti diyerek sahip çıkıp sevmeli.
Derken dedim ki.
Bu hayatı anlamlı kılan duyguları bende yaşamak istiyorum , evet aynen böyle dedim.
Sonra anlamlı hayatın önce yaşanılabilir olması için elimden geleni yapmam gerekeni farkedip yaptım.
Belki yetti belki yetmedi ama vicdanımı rahatlatacak kadar mücadele etmek yeterliydi.
Ama birşeyi unuttuk.
Hepsi bi filmdi.
“Beni bir gün unutacaksan, bir gün bırakıp gideceksen, boşuna yorma derdi; boş yere mağaramdan çıkarma beni. Alışkanlıklarımı özellikle yalnızlığa alışkanlığımı kaybettirme boşuna”
Bugünlere nasıl geldim diye geçmişe baktığımda çogu zaman zorluklarla geçtiğini farkettim.
Geçmişi kimse kesinlikle unutturamaz o bi gerçek, ama takıntılıda olmamak gerek.
hepsi cocukken ağladığımız olayları gülerek hatırlamak gibi olacak.
İyi hissettikce daha tebessümle bakacağız.
Geçmişi güzelleştirmek için bugünleri güzel yaşamalıyız.
Espirilerle , iyi insanlarla , mücadeleyle.
Günlerimiz güzel olsun.
Tebessümle