Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hanife Aydemir

Hanife Aydemir
@Hnfydmr
Okur
25 okur puanı
Şubat 2024 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Edip Cansever
Ey kimsenin beklemediği! Teslim ol etrafın kuşatıldı. “Kuşatma” konulsun o halde şiirin ismi. Yalnızlar bu kez şu kelimelerle vurulsun. “Doğasın, bir sen beklersin beni, bilirim/ Sesimi düşlerimi, kırık parmaklarımı/Var başka neyimse onları artık./ Doğasın sen , doğasın , yarat beni yeniden / Ey yalnızlığımı kuşatan yalnızlık.”
Reklam
Turgut Uyar
Kimselere benzemek istemeyen adamdı tel cambazı. “ Sizin alınız al inandım/ Morunuz mor, inandım\ Tanrınız büyük, amenna/ Ama sizin adınız ne/ Benim dengemi bozmayınız…”
Necip Fazıl
“Durun, durun, bir dünya iniyor tepemizden,/ Çatırtılar geliyor karanlık kubbemizden…” Kıyamet kahramanıdır Necip Fazıl, hayatla ölümün şarkısını aynı anda söyleyen. Onu yakından tanıyanlar günlük hayatında bir Shaskespeare kahramanı edasıyla konuştuğunu hareket ettiğini söyler. İç çatışmanın derinliği yansıtmaktadır kelimelerine. Felsefenin imbikten geçmiş tınısı. Metafiziğin esrarengiz çekimleri.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Ahmet Muhip Dıranss
Hüzünle neşenin harmandır Olvido. Yalnızlığımızı hatırlatarak bizi yaralayan hoyrat akşamüstleri, beraberinde unutulmuş güzellikleri de getirmektedir çünkü: “ İşte, doğduğun eski evdesin birden,/ Yolunu gözlüyor lamba ve merdiven.” Kederlerin lavanta çiçeği koktuğu, aşkların ve şiirlerin yarım bırakıldığı, dünyanın sular altında kaldığı, kardaki ayak izlerinin çiçeğe dönüştüğü bir yerdir burası. “Aldan, gelmiş olsa bile ümitsiz kış;/Her garipsi ayak izi kar içinde/ Dönmeyen aşığın serptiği çiçekler…”
Behçet Necatigil
… genellikle, eleştirmenler, onun için, tutarlı ve özel bir dünyası olan bir şair dediler.” Ah ne kadar da korkuyordu şairler yanlış anlaşılmaktan solgun bir gül olmaktan bir eleştirmenin elinde.
Reklam
Behçet Necatigil
Behçet Necatigil olmak gerekiyordu karanlıkta fark etmek için şiiri. Behçet Necatigil olmak gerekiyordu dokunup alma cesaretini göstermek için o solgun gülü. Ellerde, dudaklarda, ıssız yazılarda rastlıyordu ona bazen. Akşamlara gerilen ağlara takılıyordu şiir. Yaralı hayvanlar gibi soluyordu anılar boyunca.
Aşık Veysel
“Şair bir radyoya benzer. Bir radyonun düğmesini çevirdiğiniz zaman, aradığınız istasyonlar ayrı ayrı çalar söyler söyler. Elektrik cereyanı olmadıktan sonra, istediğiniz kadar düğmeyi çevirin...” “Aşık cereyandan neyi kastediyorsun?” Veysel , “Cereyan Cenab-ı Allah’ın verdiği ilhamdır. Ondan kuvvet almayınca, tabii bir şey söyleyemeyiz.”
Faruk nafiz
“ Zaten bizdeki nesillerin başını yiyen lisanımızdaki kararsızlıktır. Her nesil, sanatın öz lisanını bulduk, onunla konuşuyor, onunla yazıyoruz derken üçbeş sene geçmeden başka bir nesil bunlara yanıldığını anlatıyor ve ölen lisan, yaşaması lazım gelen fikirlerin kefeni oluyor.”
Faruk nafiz
“ Ben sesli harfleri harften saymam, yalnız sessizler ile konuşurum,” diyerek latife etmiş, bununla sanatın gürültüden hoşlanmadığını, şiirin gizli tınıları fark ettirmek olduğunu sezdirmek istemiştir belki de.
Nazım Hikmet
Hiçbir şiirini masada yazmadı, yürüyordu konuşarak kendi kendine. Bir aşağı bir yukarı yürüyordu kalabalık caddelerde. Halı dokur gibi bir aşağı bir yukarı. Şiir bir ipek halı, kafasında tamamlanmalıydı önce ilmek ilmek.
Reklam
Nazım Hikmet
“ Sararken alnımı yokluğun tacı Gönülden silindi neşeyle acı Kalbe muhabbette buldum ilacı Ben de müridinim işte Mevlânâ “
Tanpınar118
Oysa şiir bir şekil meselesi olup dilin vezin ve kafiye ile yoğrulmasıydı. Kulağı şairin orkestra şefi gibi görüyor,” Kulağınız, sizi, sizin dışınızdan idare etmelidir, şiir yazıyorsanız bir heykel gibi dili ve iç âleminizi dışardan görmeye çalışın,”diyordu.
Tanpınar
Gece kayboluşun da örtüsü. Fecir bu örtünün ucundan tutup kaldırana kadar şair ellerini ağzının iki yanına koyup bağıracak: “ Çölde yolunu şaşıranlar gibi biz şimdi zaman içinde kaybolmuş kimseleriz!”
Hanife Aydemir

Hanife Aydemir

, bir kitabı okumaya başladı
Şairin Şairleri
Şairin ŞairleriA. Ali Ural
10/10 · 30 okunma
Yahya Kemal
“ İnsanda derin bir yaraydı köksüzlük.” Fransız şairlerin kendi tarihlerinden ve kültürlerinden nasıl beslendiklerini, onu nasıl dönüştürdüklerini gördü. Türk tarihi neden şiirine yeni bir ahenk getirmesin, Türk ruhu neden üzerine ölü toprağa atılmış şiirimizi diriltmesindi!
135 öğeden 106 ile 120 arasındakiler gösteriliyor.