“Gökyüzü gibi bir şey bu çocukluk, hiçbir yere gitmiyor.”
Edip Cansever
Kafamı kaldırıp baktığımda gözümü kamaştıran gökyüzünde, tenimi okşayıp içimi karıncalandıran rüzgarda, içime çektiğim havada ve beni baharda sırılsıklam yapan yağmurda çocukluğum var.
Dönüp baktığımda gördüklerim, hissettiklerim ve dokunduklarım çocukluğumun anılarını hatırlatır bana. Annemin sesi sanki hala yedi yaşındaki bana sesleniyor. Ağladığımda akan gözyaşım hala on yaşındaki benin bacağındaki küçük sıyrık için akıyor. Gülümsediğimde içimi dolduran huzur hala yaz tatiline kavuşan bendeki huzur gibi.
Ama artık hiçbir şey eskisi kadar masum ve saf değil. Ağladığımda yanaklarımda ki gözyaşlarımdan oluşan yol, ağlamalarımın eskisinden daha çok canımı yaktığını, güldüğümde dudağımın kenarına asılı kalan tebessümün, mutluluk yerine çaresizlikten orada olduğunu çocuk kalmaya çalışan ruhumun büyüdüğünü gördüğümde anladım.
Yine de her şeye rağmen bir yanım hala çocuk benim. Tüm dünyaya, tüm umutsuzluklara, tüm hayal kırıklıklarına ve tüm samimiyetsizliğe rağmen çocuk kalması için izole ettiğim bir yanım var.