Eylül ayının ilk kitabı,
#John Steinbeck
#Gazap Üzümleri(557sayfa)
İnsanlar ellerinde ağlarla geliyor,nehirlerden patates avlamaya uğraşıyorlar,nöbetçiler de onları oradan uzak tutmaya uğraşıyor.Millet tangırdayan arabalarla portakal toplamaya geliyor,portakalların üzerine gaz sıkılmış halde buluyor.Kazık gibi dikilip patateslerin önlerinden akıp geçişini seyrediyorlar,kesilmekte olan domuzların ciyaklamasını dinliyorlar.Hayvanlar hendeğin içinde kesiliyor,üzerleri hemen sönmemiş kireçle örtülüveriyor.Portakal dağlarının vıcık vıcık,çürük bir sıvı halinde akışını seyrediyorlar.Aç insanların gözlerinde giderek büyüyen bir gazap olusuyor.Ruhlarında yumru yumru gazap üzümleri oluşuyor,büyüyor,ağırlaşıyor,bağ bozumuna hazırlanıyor.
Böyle diyor,yazar.Yoksulluğun caresizliğin,açlığın eşiğindeki insanları boğaz tokluğuna calıstırabilmek uğruna satılmayan ürünleri yok etme cabasını anlatırken.
Amerika da büyük buhran döneminde,mülklerini bankalara kaptiran,kücük ciftcilerin,evlerini bırakip yollara düsmesi,açlığın yokluğun arttıgı bir dönemde,binlerce insanın çaresizliği...
Aslında anlatacak,paylaşacak o kadar cok sey var ki kitapta,durup düşünecek; yorumlamaya güç yetmez İşin acı tarafı,bu kitap yazildiktan bu yana gecen seksen yıl da şu koca dünya bir adım bile ilerlemedi.Zenginler yine zengin,açlar yine aç.İnsan emeği hala sömürülmeye devam ediyor.
Herkese şiddetle tavsiye ediyorum.Muhakkak okunmalı denecek bir kitap.Sevgiyle kalın canlar