Home
Search
What to Read?
Sign In
Sign Up
Shopping
Explore
Books
Authors
Readers
1000Kitap Android ApplicationFREE – Download from Google Play
1000Kitap iOS ApplicationFREE – Get it from App Store
©2024 · 1000Kitap Web Application · 2.37.31
Hümeyra karahanli
Hümeyra karahanli
@Humeyrakarahanli
"Bir kitap oku, bir iyilik yap, yeni bir şey öğren, bir hayata dokun veya yaşamına anlamlı başka bir güzellik kat. Yaşama, küçük de olsa, bir mum yakmadığın her gün karanlıktasın."
Theology 5/2, History 4/3
Üniversite
Diyarbakır siirt
21 March
69 reader point
Joined on November 2020
Şu anda okuduğu kitap
Sıfır Noktasındaki Kadın
Bu kitap hakkında inceleme yapıp yapmamakta kararsız kaldım. Kitabın sonunda boğazım düğümlendi. Bu nasıl bir vahşet demek istedim ama aslında çok şaşırmamam gerektiğini de biliyorum. Çünkü zaten günümüzde Firdevslerden çok var.
Bir solukta okunacak bir kitap.. Gerçek bir hayat hikayesi. Yaşadığı ülkenin, doğduğu ailenin kötülüğü yüzünden, kadının ülkedeki değersizliği yüzünden giderek saplandığı bataklık.. Çöküş, yokoluş.. Bir kadının hazin dolu hikayesi..
Bu bir yaşam öyküsü değil.. bu yaşama ve kadına yapılan saygısızlığın öyküsü. Ataerkil bir toplumda kadın ruhuna ve bedenine yapılan bu iğrençliği kendi yarattıkları ideolojiler üzerinden bir kalıba sığdıran iğrenç ve pis kokulu yaratıkların, insani duygulardan tamamıyla yoksunlaştığı ilkel bir çiftleşme içgüdüsüyle hayatını devam ettiren bu mahlukların hala içimizde var olduklarının bir kanıtıdır bu kitap. Kanımı donduran yaşanmış bu hikayeyi, Firdevs’in hayatını şu cümleyle anlatmak istiyorum; “Varlıksızlık bu var olmamış bir hiçlik gibi.”
.
Eğer kim olduğumu bilmeden reddettiyse, kendimi incinmiş hissetmem için bir neden yoktu. Reddetmesi doğrudan bana yönelik değildi, tüm dünyaya ve onun üzerindeki herkese karşı bir tepkiydi."
.
#sıfırnoktasındakikadın
#bitti
Kant'ın, büyük eleştiri üçlüsünün estetiğe ayırdığı parçası Yargı Gücünün Eleştirisi'nden çok önce insan duyarlığını ve duygularını ele aldığı ilk kitabı. Henüz kırk yaşında, esprili ve duyarlı bir çelebiyken yazdığı bu kitap, sek felsefesi ve kuru üslubuyla tanınan Kant'ın felsefi olduğu kadar edebi nitelikli denemeler üretmek konusunda da yetenekli olduğunu gösteriyor. Fakat bundan daha şaşırtıcı olan, eleştirilerinde insan tecrübesinin tarihsel-toplumsal yanını hep ihmal ettiği iddia edilen Kant'ın, insan duygularının en ince olanları olarak nitelediği güzelliği ve yüceliği cinsiyetlere ve milliyetlere göre incelerken, günümüzde kültürel çalışmalar dediğimiz araştırma tarzına oldukça yaklaşıyor olmasıdır.
ALAMUT ; kitap 11.yy'da Selçuklu egemenliğindeki yirmi yıllık öç alma ihtirasini anlatıyor. Haşhaşilerin kurucusu Hasan Sabah çok uzun süreler boyunca gezip gördüğü ve öğrendiği her şey sonucunda insanları ve dinleri çok iyi bir şekilde tanımlamıştır. Bunlardan bazıları sınıf arkadaşları olan Ömer Hayyam ve nizam mülktür. Okul yıllarında
Reader Follow Recommendations
Seninle başlamadı, Mark wolynn :
Tavsiye üzerine okuduğum bir kitap. son zamanlrda okuduğum en güzel kitaplardan biri oldu.
Bu kitabı okuyan herkesin kendisinden bir parça bulacağı, anlam veremediği alışkanlık ve yaşanmışlıklarına cevaplar bulacağı bir kitap. Aile tramvalarının insan hayatını nasıl etkileyebileceğini anlatmaktadır. yazarın düşüncelerini bilimsel çalışma sonuçlarıyla ve kendisiyle fikir birliği etmiş insanlardan örneklerle desteklemesi, dilinin akıcı ve anlaşılır olmasıda ayrı güzel.
Eskiden insanlar kız verirken ailenin 3 kuşak geçmişine bakarmış.yani bugün olduğu gibi mala mülke değil tabi. Ailede herhangi bir sorun var mı? Vb. Bu kitabı okuyunca aslında şu anda bilimsel olarak anlatılan bilgiler çok eski zamanlarda zaten biliniyormuş. Genetiğin 3 kuşağı da etkilediği kaçınılmaz sonmuş. "Anasına bak kızını al." Atasözümüz çok doğruymuş travmalar yalnızca sıkıntı mirasını oluşturmaz, aynı zamanda gelecek nesillerle paylaşılabilecek güç ve dayanıklılık mirası yaratır. Sıkıntıları anlamak için ve de değiştirmek için bu kitabı okumak şart.
.
"Ebeveynlerinizi değiştiremezsiniz ancak içinizde onları algılayış biçiminizi değiştirebilirsiniz." (s134)
.
"Geçmiş asla ölmüş değildir. Geçmiş geçmiş bile değildir."
-William Faulkner
.
Bir bireyin yaşamını, annesi kadar etkileyebilen başka hiçbir şey yoktur.
.
Hayat bizi geçmişte çözümlenmemiş bir şeyle geleceğe gönderir.
Yazar jose Saramago körlük kitabinda
trafikte bir adamın aniden kör olmasıyla başlayan bir körlük salgınını konu alıyor... Başlarda körlerin bir akıl hastanesinde karantinaya alınıp orda iyileşmesi beklenirken aslında dışarıda da bütün dünya kör hale gelmişti. Günümüz virüsü gibi yayılmış durumdaydı . Bu körlük Kara körlük değil beyaz körlüktü. Bilinmeyen ülkenin bilinmeyen bir semtinde geçen tüm dünyayı etkileyecek küresellikte bir körlük salgının karşısında insanların takınacağı tavrı hiç bir süslemeye gerek duymadan tüm gerçekliği ile okuyuculara açık bir şekilde anlatmış . Kitapta bahsedilen 'beyaz körlüğün' boyutlarına sosyolojik anlamada bakıldığında günümüz insanın ahlâkî kayıtsızlığına da inceden dem vururlur. Insanlığın temel yasam ihtiyaçları ile sınandıklarında en ilkel ve en bencil haline nasıl da pervasızca dönebildigini gözler önüne seren bir kitap.Okurken içerisinde yaşadığımı hissettim, çoğu zaman daralıp bırakmak istedim ama tamamladım. Genel olarak güzel bir kitaptı. Tabi çoğu yer de fazla uzatılmış gibiydi.
"Aslında körlük, umudun tükendiği bir dünyada yaşamaktı.."
.
"-Bence biz kör olmadık.Biz zaten kördük. -Gören körler mi? -Gördüğü halde görmeyen körler."
Kertenkele çukuru
Kertenkele Çukuru, adını bir hadisten alıyor. Ümmetini yanlışa sapma konusunda ikaz eden Hz. Peygamber, bu hadisinde “...öyle ki, onlar bir zehirli kertenkele çukuruna girseler, siz yine onların peşinden gideceksiniz.” diyor.
Peki Müslümanların, Hz. Peygamberin ikaz ettiği duruma düşmemek için ne yapması icap ediyor? Metin Karabaşoğlu’nun yazı serüveninin ilk kitaplarından olan Kertenkele Çukuru işte bu sorunun cevabını araştırıyor ve bu esnada karşısına üç önemli imtihan konusu çıkıyor: Milliyetçilik, Dünyevileşme ve Kemalizm.
Bu üç konuya sağlam tarihi bilgilerle Milliyetçiliğin, Dünyevileşmenin ve Kemalizmin hem dünyevi hem de ahiretimizi ne kadar kötü etkilediğini ve asıl dinimiz olan İslamın üzerine yeni bir din getirmeye ne şekilde başladıklarını ve o dini bütün millete zorla kabul etmeye çalıştığı ve buna karşı çıkan bir çok alimi idam ettiklerini anlatıyor yazar Metin Karabaşoğlu. Yazarımızin cesaretine ayrı bir hayran kaldım. Çünkü günümüzün en tehlikeli üç kavrama değinmiş.
Kitabın başından sonuna kadar bilgi elde edebilecek bir eser.
.
.
Ne garip bir durum! Görenler körlere yol göstericeği yerde; görenlerin de gözünü köreltiyor.
Sonuç: Norman Mailer'ın dediği gibi "Körler körlere yol gösteriyor."
Aklımızı israf ediyoruz kısacası; aklımızı, kalbimizi, vicdanımızı, duygularımızı esir ediyoruz.
#kertenkeleÇukuru
#bitti
İletişim dehası kitabına büyük merakla başladım. İyi ki okudum dediğim kitaplardan oldu. Çünkü gerçekten Deha bir kitap. Yazar Henrık Fexeus bize bu hayatta belkide en büyük sorunlarimizdan biri iletişimden örneklerle ayrıntılı bir şekilde bir bir anlatıyor. Kitap bir çok önemli bölümlere değiniyor.
Karşılaştığımız sorunlara nasıl çözüm bulmamız
Şiirleriyle tanıdığımız Üstad Sezai Karakoç, büyük bir İslâm mütefekkirîdir aslında. Kitap sayfası az belkide. ama yazdığı cümleler çok derin anlam içeriyor. Sezai Karakoç kitabinda
her müslümanın önce kendi iç dünyasında müslüman olması gerektiğini ve aynı zamanda Üstad kendisini bir diriliş eri olarak görüp topluma Müslüman olmanın temelleri ve müslümanlığın gerektirdiği gibi islâm inançları doğrultusunda güçlü bir müslümanlık amentüsü ve dirilişi hedeflemiş ve bir site inşa edip bu siteyi genişletmek olduğunu vurgulayan Üstad , bizi islamı öğrenmeye ve yaymaya teşvik ediyor. Üstadın asıl amacı İslamı, ruhlarda uyandırmak ve ideal bir İslam Devleti ortaya çıkarmaktır aslında. Sezai Karakoç, her insanı bir ruh olarak ruhu ise bir tapınak olarak görmektedir. İnsanın içindeki bu tapınaktan ise tek bir ışık süzülmelidir. Allah'a inanma ışığı.
Bu ışık doğrultusundaki hakikat davasının ilk sancaktarlarını ise peygamberler olarak nitelendirir. Kitap genel olarak çok güzel ama yazarımız neden Allah kelimesi yerine Tanrı kelimesini kullanıyor buna takıldım işte
Müslüman, kendisini müslüman bilmek veya saymakla müslüman olamaz. Müslümanlığı bir varoluş haline getirmek borcundadır. Bu varoluşun şuur ve sorumluluğuyla dolup taşmak kaygısını taşımalıdır.
#sezaikarakoç
#bitti
·
Not rated
Daniel goleman Odak kitabinda bizlere dikkat eksikliği, sosyal insani ilişkiler zaafiyeti, bir konuya odaklanma sorunu, dijital ve sanal dünyanın zararlı yönleri gibi konulari örneklerle ayrıntılı bir şekilde anlatıyor.
Bir amaca yoğunlaşlığımızda, o odak noktasıyla ilgili her şey öncelik kazanır.Beynimiz, her şeyin özü. Daha iyi çalışmasından
Ego Düşmanındır
Ryan Holiday Ego düşmanındır;
Şimdiye kadar okuduğum en güzel kitaplardan bir tanesi oldu. Kitabın her cümlesinin altını çizdim. Çünkü altını çizmeye değer bir eserdi. Egonun bize ne kadar zarar verdiğini, kısa hikaylerle cok güzel bir üslupla kaleme almış. Aynı zamanda tarihi bilgiler de yer alıyor. Ryan Holiday, eserinde tarih boyunca pek çok düşünürün, bilgenin ve sanatçının eserleri ve yaşamları yoluyla tanımaya ve anlatmaya çalıştığı ego kavramına bir kez daha bakıyor. Egoyu "amaç,, başarı ve başarızlık bağlamlarında değerlendiriyor.
Ben okudum bitirdim. tavsiye ediyorum. Bu kitabı kesinllikle sizde okumalısınız sevgili takipçilerimi.
.
.
" Başarı neden bu denli kısa ömürlüdür? Çünkü ego, onun ömrünü kısaltır.
Öğrenmeyi ve dinlemeyi bırakırız.
Rekabetin ve kendi kendimizin kurbanları haline geliriz..(s77)
.
"yönecilerin başına gelebilecek en berbat şey sanıldığı gibi alkolizm değil, egoizmdir."
(Harold Geneen) (s85)
.
"Ben, kendim için değilsem, kim benim içindir? Ben sadece kendim içinsem, o halde ben kimim? (s117)
.
Ego, sevdiğimiz şeyi öldürür. Bazen bizi de öldürmeye yaklaşır. (s181)
.
çok şey gör, çok çalış, çok acı çek, bilgeliği giden yol budur." (s200)
#Egodüşmanındır
#RyanHolıday
#bitti
Babam Mevdudi
Babam Mevdudi kitabını okuduktan sonra bunun üzerine araştırma yapmak istedim. Bugüne kadar hakkında çok az bir bilgiyle kalmıştim. Ve eksikliklerimi tamamladım sanırım. Ebu'l A'lâ El-Mevdudî Pakistanlı müfessir İslam alimi gazeteci ve bir yazardır. . Hint yarımadasinin büyük alim yetiştiren ailelerinden birine mensup olan Mevdudi'nin babası,
Okulsuz Toplum
.. Toplum eleştirmeni olan yazar Çağdaş batı kültürü, kurumları ve eğitim, çalışma hayatı, enerjinin kullanımı, ekonomik gelişme, sağlık vb. alanlardaki etkileri üzerine eleştirel incelemeler kaleme almıştır. Okulsuz toplum adlı bu eseri de bir inceleme kitabi olup tür açısından daha çok bir tezi andirmaktadır. Kitabın içeriğine iliskin olarak okullarda gerektiği gibi eğitim verilemediğini, aslında amacın eğitim değil eğitilmeye çalışan ve sabit bir insan profili yaratmak olduğunu belirtmektedir. İnsanlığın kabul görmüş olduğu bu eğitim ve öğretim sistemi üzerinden birçok değerini yitirdiğini ve daha da bozulmaya uğradığını müfredat üzerinden, istenilen kalıba sokulmuş,bu kurumların gün geçtikçe ticarethaneye dönüştüğünü, insanların değer sistemini kurumsallaştırdığını belirtiyor. Eğitim ve öğretim konusunu ele alan bi kitapta baştan bugüne okulu ve egiticiyi ele almış olması onu konuda güzel kılıyor. Okumanızı tavsiye ederim. Bundan sonra sira bekleyen kitabım üstat Kemal sayar'ın Terapi kitabı olacak insaAllah.
"Eşit okul eğitimini geçici olarak uygulanamaz kabul etmek yerine bunun ilke olarak ekonomik anlamda saçma olduğunu ve buna teşebbüs etmenin entellektüel olarak kısırlaştırıcı, toplumsal olarak kutuplaştırıcı ve bu sistemi destekleyen siyasal sistemin inandırıcılığının yıkıcı olduğunu kabul etmek zorundayız"
Okul bize gerçekten bir şey katıyor mu? Yoksa boş zaman ve ekonomik bir kayıp olarak mı görmemiz gerekiyor? Aile, sokak, internet ve arkadaşlarımızdan hayatı öğreniyoruz ve okul bize sadece kalıplaşmış ritüeller verdiğini söylüyor Ivan
Simyaci
Paulo Coelho'nun simyacı adlı kitabında, yazar Coelho Mevlana'nın Mevnevisi' den ve Takyeci İbrahim Efendinin küçük hikalerinden esinlenerek yazmış bir klasik romandır.İspanya'dan kalkıp Mısır piramitlerinde hazine aramaya giden çoban Santigo'nun masalsı hikayesi, ve
İspanya'da çobanlık yapan Santiago'nun rüyasında gördüğü hazinesine ulaşmak için
kuruluş Osmanlı tarihini yeniden yazmak
Tarihi kitapları büyük tarihçi, tarihçilerin kutbu olarak bilinen üstad Prof.Dr.Halil İnalcık hoca'dan okumak bir ayrıcalık olmalı. Tarihimizi doğru kalemlerden okuyarak öğrenerek ve de araştırarak nesillerimize doğru aktarmak hepimizin ayrı ayrı görevi olmalıdır.Bu kitabı halil inalcık değil talebeleri öğrencileri tarafından kaleme alınmış halil inalcığın da bir makalesi var tabi .ve o makale çok ilgi çekici bir makale . 1299 söğüt tezini reddediyor . Osmanlı tarihini yeniden yazmak kuruluş kitabında bize Osmanlı devleti hakkında bilinen yanlışlardan bahsediyor. Kitabın arka kapağında Halil inalcık bizlere
" bildiklerinizi unutun diyor. Özellikle tarihi kronolojik olaylar dizisi olarak algılayarak popülerleştiren dedikodu tarihçilerinden öğrendiklerinizi..." ezberlenmiş bir bilgiye göre osmanlı devletinin 1299 'da söğüte değil 27 temmuz 1302 tarihin de yalova da kurulduğunu söylüyor. Ve bu bilginin yıllarca bize yanlış anlattıklarını Belirtiyor.
.
.
Bizim disiplinimiz, zamansız ve mekânsız genellemeler yapmak değil, zaman ve mekân içinde olayları incelemektir. (s 24)
.
.
Çünkü Müslümanlar için bir ülke bir kez Darülislam'ın parçası olmuşsa, orası daima İslam ülkesi sayılmaktadır ve buranın kaybının geçici bir kayıp olduğuna inanılmıştır. (s 50)
.
.
Bir insan, hayatının en güzel zamanlarını kütüphanelerde, arşiv odalarında geçiriyor, bir gerçeğe ulaşıyor. Küçük bir detay bile olsa yakalanan, ilim için önemlidir. İlmi ciddiyet tarihin üzerindeki toz bulutunu dağıtacaktır.
(s 9)
.
.
#OsmanlıTarihiniYenidenYazmakKuruluş
#halilİnalcık
#bitti
Beyaz Gemi
Cengiz Aytmatov'u ilk "TOPRAK ANA" ile tanıdım. Beğenerek okuduğum, dilini, uslübünü sevdiğim bir yazar oldu benim için.
BEYAZ GEMİ'ye gelecek olursak, duygusal yönü çok ağır olan bir kitap. İnsanı derin hüzne sürüklüyor gerçekten .Cengiz Aytmatov kitapta
Annesi ve babası tarafından küçük yaşta terk edilen mümin dedesi ve üvey ninesi
