Bir çırpıda okuduğum ama bolca gözyaşı döktüğüm bu kitabı belki de 7. Okuyuşum falan. Sürekli elim bu kitaba gidiyor. Altını çizdiğim onca cümle bana kendimi hatırlatıyor.
Kadının çocukluğundan beri aşık olduğu adama yazdığı bu mektup aslında biraz da kadının takıntılığından bahsediyor. "Sana. Beni asla tanımamış olan sana..." cümlesi ile başlayan bu mektup belki de çoğu kişinin hoşuna gitmez. Bu ne takıntılık, bu ne gözü körlük derler. Zaten kitaplar herkese aynı hissi verse sanat olmaz ki. Bana göre yaşadığı şey çok zor kadının. Ama başkasına göre zaten çocuklukta sevmiş unutması kolay hayatına bakabilirdi olabilir. Bu kişiden kişiye değişir.
Her ne ise daha önce Zweig okumadıysanız güzel bir başlangıç kitabıdır.
Yaşar Kemal'den okuduğum ikinci kitaptı. Ve bittiğinde beni aglatmayi yine başardı.
Konusu 3 çocuğun para kazanabilmek uğruna tuttuğu kuşları meydanlarda satmasından ibaret. Çocuklar kuşu tutar meydanda da onları serbest bıraksınlar diye insanlara satarlar. Bu yaptıkları ile insanlara sevap işletmiş olduklarını düşünürler. Ama artık ne insanlar eski insanlar gibidir ne zaman eski zaman... Insanlar artık kanmaz böyle şeylere. Tutulan kuşlar ellerde kalır. Çocukların morali bozulur. Devamını anlatmasam iyi olur sanırım. Zaten beni ağlatan da sonuydu ya. Tavsiye ettiğim kitaplar arasında yer alıyor.
Kuşlar da GittiYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 202213,8bin okunma
Bu da neydi böyle?! Serinin en can alıcı kitabıydı sanırım. En azından ilk üç kitabın patlama noktasıydı. Soluksuz okuduğum ve bittiğinde boşlukta hissettiğim nadir kitaplar arasına girdi Cress.
Cress toplumundan dışlanmış, ama yeteneği olduğu için öldürmemiş bunun yerine uzay boşluğunda bir uyduya hapsedilmiş bir kız. Hapsedildiği uyduda yeteneği sayesinde tüm dünyanın haberlerinden, gizli bilgilerinden, dizilerinden, şarkılarından haberdar. Ve zaten onu öldürmek yerine hapsedenler de bu durumu kullanabilmek adına onu öldürmemiş.
Bu kitap aslında ilk iki kitapta olmasını bekledigim bir olay gerçekleşecekti. Ama canım güçlü karakterlerimiz buna engel oldu.
Cinder den sonra Scarlet i pek sevememiştim. Ama Cress e bayıldım. Gerçekten mükemmeldi.
Bu kitabı 2 veya 3. okuyuşum. Gerçekten o kadar güzel ki insan tekrar tekrar okumak istiyor.
Insanları ten rengi ile, inancı ile yargılamamalı. Insanlar birbirinden farklıdır ve herkes birbirine saygı duymak zorundadır.
Bir insanı sırf başka ten rengi sahip diye hor görmemeliyiz.
Kitabın ele aldığı asıl konu bu ve muhteşem bir şekilde kaleme alınmış.
Gerçekten bu kadar akıcı olması bizi kitaba daha çok bağlıyor.
Aşk, tutku, vazgeçiş, kabullenme, ayrılık, dışlanma...
Bir sürü farklı duygu, düşünce bize sunulmuş ve dönemine göre gerçekten mükemmel bir şekilde kaleme alınmış çok güzel bir kitap.