Yazarın ilk romanı olması nedeniyle özellikle ilginç. Tasavvuf / tinsellik ağırlıklı, sembollerle bezenmiş bir Kahramanlık öyküsü. Okuma grubundaki bir arkadaş "neden Mevlana ödülü aldı acaba diye sordu", sanırım Tekke, Tarikat ve dini sembolleri, inanışları olumlu göstermesi olabilir mi?
Bu kitabi nasıl buldum: Kitabi ilk okuduğumda
Yazar ilk öyküsünün sonunda "Hikayeler hep böyle kötü mü bitmeli?" diye yazıyor. Bu kitap için de geçerli. Bu kitap kötü değil de "karamsar" mı bitmeli? diyorum. Zevkle okunan, kimi zaman karamsarlığa vuran, günlük yaşamın içinden, alışılagelmiş insanların öyküleri. İnsanlık hali öyküler, diyebiliriz.
Öyküler hoş bir anlatımla keyifle okunuyor, karamsarlık sanki öykü boyunca yavaş yavaş oluşuyor. Kitabın ilk 3 öyküsü belirleyici. Sonraki öyküler sanki onların gölgesinde kalıyor. Son öykülerde kazalar, yaralar, günümüz deyimiyle travmalar, ölüm izleği yani karamsarlık daha baskın.
Bütün bu karamsarlığa, günlük izlenimlere rağmen öyküleri okumak keyifli. İyi bir öykü kitabı vesselam.
Öyküler keyifle okunsa da çabuk unutuluyor. Ancak yeniden başa dönüldüğünde yine aynı hoş duyguyla okunuyor. Bazı öyküleri iki kez okudum. Yeniden okumak hoşuma gitti.
Metin'i Berlin'de kitapçı olarak ve göçmenlerin yaşadığı sosyal çevreden tanıyordum, ama roman yazarı olduğunu bilmiyordum. Kitabın yayınlandığını ve okuma akşamı olduğunu duyunca ilgilendim. Okuma akşamında kitabın konusu ve Metin'in yazma serüveni beni bu romanı okumaya daha da heveslendirdi.
Romanın konusu, kısaca bir kitapçının yolculukta 'rastlantıyla' karşılaştığı bir kadının bir cinayet haberiyle ilgisini çekmesi. Roman kahramanı Serpil, çocukluğunda yaşadığı cinsel taciz nedeniyle yaşamı boyunca, ailesiyle bu travmanın sonuçlarına katlanan ve bir yerden sonra taciz edeni öldürmeye karar veren bir kadının hikayesi. Ancak olay roman kahramanının kitapçı Metin'in 'rastlantı' sonucu karşılaşmaları ile biz okuyucuya her ikisinin yaşamlarından kesitlerle anlatılıyor. Roman 'rastlantı' ile gelişip mektuplarla anlatılan, olayın dramatikliğini böyle bir yabancılaşma ile neredeyse nesnelleştiren, rastlantı, adalet, suçluluk duygusu, travma vs. gibi konuları işleyerek gelişiyor.
Romanı roman yapan olayın ilginçliği değil, olayın bir olgu olarak roman kahramanlarını nasıl etkilediği, nasıl değiştirdiği, onların nasıl geliştikleri.
Romanın dili sade, anlatımı içten, olayın bütün dramatikliğine karşın içkonuşmalar dingin. Metin'in kitapçı dertleri ve Serpil'in hapisane yaşamı yaşanan travmanın anlatımıyla uygun bir çerçevede, ne az ne de fazla. Bu romanı adı sanı ünlü bir edebiyatçımız da böyle yazabilirdi. İlk kitap olarak başarılı bir roman.