"Çünkü insanların bahçelerindeki bitkileri yemezler, mısır ambarlarına yuvalamazlar, tek yaptıkları iş bize içlerini dökmektir. İşte bu yüzden bülbülleri öldürmek günahtır..."
"hayır Sydney, şunu sana söylemek benim görevim ki –iyiliğin için yüzüne karşı söylüyorum– topluluk içinde çok rezilce ve saçma sapan davranıyorsun. Huysuz bir adamsın sen."
Konuşmaya tenezzül ettiğinde iyi konuşuyordu, ama içindeki ışık, üzerine ölümcül bir karanlık gibi çöken hiçbir şeyi umursamaz tavrı nadiren delip geçebilirdi.
"Göze hoş görünüyor burası ama bir bütün olarak bakıldığında, bu gökkubbenin altında, gün ışığında israfın, kötü yönetimin, zorbalığın, borcun, ipoteğin, zulmün, açlığın, çıplaklığın ve acının üst üste yığıldığı bir kule aslında."