Ben sana çağımızın en büyük eksikliğini yani en saf sevgiyi vereceğim. Yeni ekilen tohum gibi filizlenmeni sağlayıp dallandırıp budaklandıracağım. İlkbahar gelecek çiçekler açacaksın en güzel kokuları sende duyacağım, yaz olucak meyveler vereceksin en tatlı meyveyi senden yediğimi anlayacağım, sonbahar gelecek yapraklarını dökeceksin ne kadar güzel olduğunu söyleyeceğim sonra kış olacak üstüne yağan karların sana ne kadar yakıştığını söyleyeceğim. Her ne olursa olsun seni sevmenin hep bir yolunu bulacağım.
Mesela neden senin odanda duran, sen sandalyende ya da çalışma masanda otururken, uzanırken, ya da uyurken seni bütünüyle gören mutlu bir dolap değilim? Neden değilim?
Ben de sizin gibi gece korkularıyla boğulurum. Ben de sizin gibi neden korkuların geceleri hüküm sürdüğünü düşünürüm. Bunun üzerine yirmi yıl düşündükten sonra korkuların karanlıktan doğmadığını anladım; korkular da yıldızlar gibi hep oradadırlar ama gün ışığı onları gizler.