Kayıtsızlığımın bir nedeni de, yaşamda kendimi perdede seyrediyor gibi hissetmem. Müdahale edemiyorum hiçbir şeye -yalnızca bakıyorum. Bu filme hiç ara verilmiyor; oysa susadım, sıkıldım. Ama çıkan da bir daha giremiyor, ve yanımdaki yöremdeki koltuklar ölülerle dolu; dayanamıyorum. Oyunumu beğeniyorum; ama bu oyun asla bana göre değil.
Kötü bilinmektense, iyisi mi, kötü ol,
Zaten lekeliyorlar kötü değilsen bile;
Keyif senin hakkındır, ama harcarlar bir yol;
Bizim içimiz temiz, onlar bakar kem gözle.
Şimdi de ters yöne akıp geçiyorsun : karanlığın, sislerin boydanboya örttüğü dingin sularda, ancak hayal-meyal seçilmene yarayan aydınlığınla, hiddetli kanalı yavaştan ortalayıp giderken - herhangi bir iskeleye varmayı umuyor musun?
Önceleri ölüm ilanlarını yalnızca benden daha kısa yaşayanlara nispet yapmak için okurdum, ama şimdi bunun bir anlamı olmadığını düşünüyorum, çünkü hepimiz yalnızca bir an yaşıyoruz ne de olsa.
Bu dünyadaki tek mutluluğun gözlemlemek, gözetlemek, izlemek, kendini ve başkalarını irdelemek, büyük, biraz camımsı, biraz kanlı, kırpışmayan bir göz olmak olduğunu idrak ettim.