Kitabı okumaya başladığımda basit bir dille yazılan, kolay anlaşılan hikayeler okuyacağım diye düşündüm. Öykülerin dili ağır değil ancak her öyküde kullanılan semboller kitaba derinlik katmış. Aslında günümüzde örneklerini fazlasıyla gördüğünüz ve duyduğunuz olayları tüm çarpıcılığıyla hissediyorsunuz ve dehşete kapılıyorsunuz.
Hikâyeler “ çaresizlik, iletişimsizlik, yabancılaşma, umutsuzluk, şiddet” temaları etrafında şekilleniyor. Hikayelerin çoğuna etkili bir giriş yapılmış olsa da olayların bir sonuca bağlanmayıp havada kalması biraz hayal kırıklığı uyandırıyor.Her hikayede yazar, bize mevcut kötü durumu gösteriyor ve sonunu muhayyilemize bırakıyor.
Merakla okuyorsunuz ve hikayeler bittiğinde merak etmeye devam ediyorsunuz. Beni en çok etkileyen hikayeler “ Ağızdaki Kuşlar, Mesut Medeniyete Doğru, Kazıcı, Her Şeyin Ölçüsü, Geleceğin Gerçeği” Yazar, bugün mutsuz olan ve karanlık bir yarını bekleyen insanların panoramasını bize gösteriyor. Olaylara, kahramanların yaptıklarına, yapamadıklarına, insanların tepkisizliğine, kötücül olanın normal görülmesine, toplumdaki yozlaşmaya şaşırıyorsunuz. Kısaca yazarın siyah penceresinden dünyaya bakmak isteyenler kitabı okuyabilirler.