Nöbetteyken depreme yakalandık Antep’te. Yüzlerce ölü var lütfen dua edin. İlçenin yarısı yok oldu. Gaziantep ve çevresindeki tüm sağlıkçıları yardıma bekliyoruz. Biz nöbete devam ediyoruz.Dinlenecek vaktimiz yok
Güzelliğimize aldanarak sevmelerini istemeyiz çünkü. Onlar kendi acılarından başka birşeyi göremeyecek kadar kördür. Sadece kendisini anlayan insanları gördükleri zaman başlarını kendi sorunlarından yukarıya kaldirabilirler. Bizler de yüzümüze değil,kalbimize aşık olmalarını isteriz.
Kitap biraz sokak ağzı tarzında yazılmış olup, dizelerde tekrarlayan birkaç argo kelime beni hoşnutsuz kıldığı için,puanları buradan kırmış bulundum.Genel itibariyle bakınca ise çok akıcı ve kitapta da yazar olan kahramanın Müzeyyen'e olan tutkusunu, bağlılığını anlatıyor. Şüphesiz kitabını okumayıp da filmini izleyen arkadaşlarımız varsa:
Söze nasıl başlanır ne denir bilmiyorum artık. Ve sanırsam hiç bu kadar kötü bir kitap(!) okumamıştım. Ne edebiyat ne sanat ne şiir. Sex kitabı. Obje kadınlar. Cinsellik. Hele çizimler aman Allâh’ım rezalet.
Şiirlere şiir denilmez. Edebiyattan sözden coşkunluktan manadan biçemden olması gereken ne varsa olması gereken me yoksa hepsinden yoksun.
Bugün okuduğum süt ve bal kitabı da öyleydi. Malesef size katılıyorum. Ben de okuduğum kitabın incelemesini ele alırken aynı kitaptaki o iğrenç dizelere varana kadar yer vermiştim. Yapılan puanlamalar yanıltıcı olabiliyor. Kitabın ilk dörtte biri masumdu. Gerisi iğrenç.. yüksek puan verenler ilk çeyreğini mi okudu, ya da şişirilmiş popülerlige dayanarak mı puan verdi, anlamadım..
Günümüz dünyası feminizm adı aldında kadınları Cinsel obje ve sex işçisi olarak kullanıyor. Maalesef ki sizin de gördüğünüz gibi büyük çoğunluk bu tuzağı beğenerek koşuyor. Farkında değiller mi demeyeceğim. Farkındalar. Ama görüyorsunuz ya özgürlük. Kadının bacaklarının arasından bahsetmek özgürlük. Oysa ben utanıyorum. Ama kadın söylerse özgür :) ama ayıptır söyleme dediğimizde. Sus kadın düşmanı hain idam ediş laftaları yiyoruz. :)