Hakkı Kanyılmaz

Hakkı Kanyılmaz
@Kanyilmaz13
Öğrenci
Üniversite
Karabük
27 reader point
Joined on August 2015
Sol yanım buruk. Sol yanıma eylülden kalma bir hüzün düşüyor. Benden önce ekim üşüyor, kasım üşüyor ve hâlâ bahar gelmiyor yurduna.
Reklam
Aşkın vahasında suyun serabıdır sevgili. Her adımında kumlar sesi ile yanar tutuşur. Aşkımın zekâtıysa her dökülen gözyaşı. Şimdi bir elif miktarı sus sevgili. Seni susarak özlemeyi bahşet!
Kitap insanların düşünüp, sorduğu sorulara yanıtlar veriyor. Benim kafamda kitapta yanıtlanmayan sorular var. Sorularımın her zaman yanlış olduğunu düşündüm çünkü bu soruları başka kimse sormuyor. Belki de kimse bunları sormayı düşünmemiştir. Benim karanlığım belki daha önce varmıştır. Belki de ben bilgisizliğin boşluğuna vuran ilk ışığımdır. Belki sorularım önemlidir.

Reader Follow Recommendations

See All
Duygular üzerimden tıpkı rüzgârlı bir günde bir manzaranın üzerinden geçen ışık ve gölgeler gibi geçiyor. Tepeler hep aynıdır, ister bir bulutun gölgesinde kalsınlar, ister güneş ışığının.
Görüyorum ki insanları kazanmak için onların beğendiğini beğenmek, sözlerini bilge sözü kabul etmek, kusurlarını övmek, yaptıklarını alkışlamaktan daha iyi bir yol yok.
Reklam
Ne kalır ne kalır Tuz gibi susayan, nane gibi yayılan Dokuzu unutulmuş on yüz mü kalır Onu da unutulmuş bir şiir belki kalır On çizik, on çentik, on dudak izi Bir çay bardağında on dudak izi Aşklardan sevgilerden Suya yeni indirilmiş bir kayık gibi Akıp geçmişsem, gidip gelmişsem Bir de bu kalır.
Küçükken kağıttan gemiler yapardım; bazen derede, bazen gölde, bazen küçük bir leğende yüzdürürdüm. Bazen yüzdüremesem de hayal ederdim. Hayallerime sığdırırdım gemileri, tertemiz bir güneş doğdururdum tertemiz bir dünyanın üzerine. Ne tebessümler sığardı minicik ellerimle yaptığım o gemiye ve ne çok hüzünleri yolcu ettim ben o gemiyle.
Dağıtılmış pazar yerlerine benziyor şimdi istasyonlar Ve dağılmış pazar yerlerine memleket Gelmiyor içimizden hüzünlenmek bile Gelse de Öyle sürekli değil Bir caz müziği gibi gelip geçiyor hüzün O kadar çabuk O kadar kısa işte o kadar.
Kıpırdamadan duruyorum. Kalbim ağlıyor, şimdiye kadar hiç yağmadığı kadar gözlerime yağmur yağıyor.
Yüküm ağır, söylenmemiş cümlelerin heybembe. Dertsiz bir kaya dibi var mi bu alemde? Öyleyse dövünüp durmak niye? Sabreyle... Nice kapılar açılır, hiç beklemediğin de...
Reklam
"Evet, herkes gitti, gitmeyecek dediklerimizin ismini bile unuttuk artık."
Hayır Milena, birlikte yaşayabileceğimiz bir kaderimiz olmayacak Viyana'da, olamaz da; zaten hiç olmamıştı, ben başımı duvardan uzatıp bakmaya çabalamıştım., ellerimle duvara tutunmuştum ama tam kendimi yukarı çekmeye çalışırken, bir ara sana parmaklığın üstünden bakmıştım sonra yere düştüm ve ellerim kan içinde kaldı. Birlikte yaşayacağımız belki başka şeyler var olabilir, dünya bu belkilerle dolu ama ne yazık ki, ben onları bilmiyorum.