NE KALDI
Yığdık bu dünyanın yalan malını
Nimeti kirlettik helal ne kaldı
Açı kim görmüş ki hep toklar yedi
Savaşla tükettik güzel ne kaldı
Ölüm haktır çıkmak olmaz emirden
İnsan oğlu asla geçmez keyfinden
Sabah akşam gelip geçer ömürden
Zaman durmaz akar kışa ne kaldı
Havaya bakarsın hava çok bozuk
Zenginlik var iken nasıl bu yokluk
Bir taraf inliyor bir taraf bolluk
Haksızlık artınca adil ne kaldı
Yığdım bu dünyanın malın-dövlətin,
Əllini aşırdım yüzə nə qaldı?
Ayaq getdi, əl gətirdi, diş yedi
Baxmaqdan savayı gözə nə qaldı? ( Asiq Elesger) bu sandim ilk okurken )
Sana şiir yazmaya korkuyorum
Çünkü en güzel şiiri senin için yazmak istiyorum
En güzel cümleleri kullanmak
En manalı sözleri kullanmak
En inandırıcı tavrı sergilemek istiyorum
İkna etmeliyim seni
Korkularından emin olmalısın benle
Beraber başaracağımıza inanmalısın
Bunca örneğin içinde bizim güzel örneklerden biri olacağımızı bilmelisin
Bilmelisin
Ben Ali değilim sen Zehra mısın
Ben Mecnun değilim sen Leyla mısın
Ben Kerem değilim sen Aslı mısın
Ben Ferhat değilim sen Şirin misin
Ben Trabzonlu Hasanım ya sen kimsin
Neredesin kimsin nerelisin
Yahu bir gün gözüme gözükecek misin
Bakacak mısın gözlerime
Tutacak mısın ellerimi
Yürüyecek misin benimle
Islanacak mıyız yağan yağmurda
Aynı şemsiyenin altına girecek miyiz
Aynı yolu gözleyecek miyiz
Aynı seccadeye baş koyacak mıyız
Duaya ellerimizi beraber kaldıracak mıyız
Amin diyecek miyiz ortak duaya
Beraber göçecek miyiz Ukbaya
Ne dersin sözlerimi dinler misin
Çağırsam benimle gelir misin
"Trajedinin mirası, değişim için ilham kaynağına dönüştürülebilir." Killers of the Flower Moon'un bu derin alıntısı, acıyı ilerlemeye dönüştürmenin doğasında var olan gücü ve olasılığı yakalıyor. Sayısız Yerli Amerikalının petrol zenginlikleri için öldürüldüğü 20. yüzyılın başlarında Osage Kızılderili Ulusunda ortaya çıkan cesaret kırıcı olaylara rağmen, onların trajik mirasının anlamlı bir dönüşüm için katalizör görevi görebileceğine dair umut var. Bu karanlık tarihe ışık tutarak, toplumu süregelen adaletsizlikler ve eşitsizliklerle yüzleşmeye zorluyor, bizi harekete geçmeye ve olumlu değişim yaratmaya motive ediyor. Bize, muazzam zorluklar karşısında bile insan ruhunun dayanıklılığının bizi eninde sonunda daha iyi bir geleceğe götürebileceğini hatırlatır.
"Adalet arayışı, zamanı ve mekanı aşan ahlaki bir yükümlülüktür" şeklindeki alıntı, adalet aramanın zamansız ve evrensel önemini özetlemektedir. Adaleti yüceltme yükümlülüğünün belirli bağlamların veya dönemlerin ötesine uzandığını ve insanlık için temel bir görev olmaya devam ettiğini bize hatırlatır. Geçmişte ya da günümüzde adalet, dikkatimizi ve eylemimizi gerektiren ahlaki bir zorunluluktur. Adalet arayışının tek bir an ya da mekanla sınırlı olmadığını, tüm engelleri aşması gereken sürekli ve sarsılmaz bir bağlılık olduğunu vurguluyor. Bu alıntı bizi adalet çağrısının ebedi doğasını anlamaya zorluyor ve adaletsizlik ne zaman ve nerede ortaya çıkarsa çıksın mücadeleye aktif olarak katılmaya teşvik ediyor.