Bahtiyar USTA

Bahtiyar USTA
@Karanligin_Golgesinde
Ben yanmasam, Sen yanmasan, Biz yanmasak; Nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa...
Spor Uzmanı
Marmara Üniversitesi
Çorlu/Tekirdağ
Rize
139 okur puanı
Haziran 2021 tarihinde katıldı
Aile ve akraba etkileri:
Mustafa Kemal’in annesi Zübeyde Hanım oldukça dindardır. Atalarının geleneksel dini inançlarına sonuna kadar bağlı, beş vakit namazını kılan sofu bir Müslüman Türk kadınıdır. Zübeyde Hanım’ın dindarlığı, babası Sofuzade Feyzullah Efendi’ye dayanmaktadır. Özellikle çocukluk ve ilk gençlik yıllarında Mustafa Kemal annesinin etkisinde kalmıştır. Mustafa Kemal’in akrabaları arasında tarikat şeyhlerinin olması, onun iyi Kur’an okuyacak kadar din eğitimi alması, yaz tatillerinde başta Mevlevi ve Bektaşi ayinleri olmak üzere bazı tarikat toplantılarına katılması çocukluk ve ilk gençlik yıllarında dinle haşır neşir olduğunu göstermektedir. Kısaca Mustafa Kemal, aile ve akraba çevresinin etkisiyle az çok geleneksel bir din kültürüyle büyümüştür.
“Bir Ömrün Öteki Hikâyesi” - SANSÜRSÜZ - 11. BASKI
Reklam
Doğduğu yerin etkileri:
Mustafa Kemal’in Osmanlı Devleti’nin Batı’ya açılan kapısı konumundaki Selanik’te doğması, rasyonel Batı kültürünün ilk etkileriyle daha çocukluk yıllarında tanışmasına neden olmuştur. Ayrıca Selanik’in tekke, tarikat, cami, kilise, havra ve sinagoglarla dolu, adeta dinsel bir mozaiği andıran yapısı, bu kentte bir Müslüman olarak doğan Mustafa Kemal’i derinden etkilemiştir. Doğduğu kentin çok dinli ve çok kültürlü bir kent olması Mustafa Kemal’in dinler ve kültürler arası diyaloğu, etkileşimi, benzerlikleri, farkları ve çatışmaları görerek büyümesine yol açmıştır. Farklı dinlere inanan etnik unsurların Osmanlı Devleti’nden nasıl kopup ayrılmak istediklerine ilk kez Selanik’te tanık olmuştur. Böylece dinin milliyetçiliği keskinleştirdiğini fark etmiştir. Bu farkındalık onun daha sonra Kurtuluş Savaşı’nda dinden yararlanmasında etkili olacaktır.
“Bir Ömrün Öteki Hikâyesi” - SANSÜRSÜZ - 11. BASKI
“Yürürken yolun sonuna odaklananla dostluk etme; çünkü kestirmeyi bulduğunda seni yüzüstü bırakır; zîrâ dostluk sona değil, yola nisbetledir."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bin Bir Gece Masalları’nda anlatılan Bağdat’ın o altın dönemini duymayan var mıdır? Halife Harun Reşit Şehrazat hikâyelerindeki tasvirleri ve süslü bahçelerde gezinip dingin akşamlarda şiirler okuyan şairleri hayal etmekteydi. Meseleye bu kadar şairâne bakmayanlar Bağdat’ın o dönemde, yani dokuzuncu asırda entelektüel yaşamın merkezi olduğunu ve “Arap ilimlerinin” zirve noktasına ulaştığını hatırlatacaklardır. Bunlar halifenin iktisadî ve siyasî gücünün sınırsız olmasıyla varlıklarını sürdürebilmişlerdi. İlk dönemdeki Abbasi halifeleri o kadar zenginlerdi ki aralarından bir tanesi oldukça uzak mesafedeki Hristiyan muasırı Şarlman’a sıradan bir hediye olarak mükemmel bir biçimde donatılmış bir savaş fili göndermişti.
Arap Fetihlerinden Timur’a Orta Asya’nın Altın Çağı
Esasında ilim Batı’nın malı değildir. İnsanlığın çocukluk devrinde, Asya kavimlerinin kucağında hayata kavuşmuştur. Ancak onun bütün karakterlerini kazanarak kendi iradesinin bütün şuuruna sahip olması, Batı medeniyeti dediğimiz Rönesans’tan sonraki Avrupa medeniyeti içinde mümkün olmuştur.
BÜTÜN ESERLERİ - DERGÂH YAYINLARI - Çağdaş Türk Düşüncesi 9
Reklam
1.002 öğeden 31 ile 45 arasındakiler gösteriliyor.