Portakal bahcesi, uzak diyarlarda savaşın hüküm sürdüğü küçük bir köyde ki aileyi anlatıyor bize.
9 yaşında ki ikiz çocuklar portakal bahçesinde mutlu mesut kendi dünyalarında yaşarken savaş lideri kapılarını çalar ve babalarından bir çocuğunu feda etmesini ister ve çocuklarının arasından kimi seçeceğini babasına bırakır.
Çocuklardan biri ise kanser hastasıdır. Hasta veya sağlıklı bir baba hangisine kıyabilir ki?
123 sayfalık bir kitap ama nasıl bir 123 sayfa kardeşliğin, ailenin, bağlılığın, yalanın ve aldatmacanın hatta aldanmanın, cennet ve cehennemin, bir ömür boyu sürecek suçluluk duygusunun, henüz 9 yaşındayken yetişkin olmanın içinde barındığı tam 123 sayfa.
Bazı kısımları okurken boğazım düğümlendi, bazı kısımlarda ise gözyaşlarımı tutamadım. Seçim yapmak zorunda olan babanın yerine koydum kendimi olmadı. Bir evladını ölüme göndermek zorunda olan annenin yerine koydum olmadı, ölüme giden ve geride kalan kardeşlerin yerine koydum yine olmadı. Yaşadığım hayata bir kere daha şükrettim çünkü ; biliyorum ki ne kadar kurgu olsa da bunların yaşandığı şehirler ülkeler var maalesef geçmişte de vardı ve gelecekte de olacak.
Velhasıl kelam, her türlü duyguyu barındıran bu kısacık kitabı kesinlikle tavsiye ediyorum. Sevgiyle ve kitapla kalın...