katre

Barbarlık çağı için demir kılıç ve uygarlık için ateşli silah neyse, vahşet durumu için de ok ve yay odur: her işi çözümleyen silah.
Sayfa 40 - Sol yayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Aç insan ormandaki kurt gibidir, nereye istersen sürebilirsin onu. Oysa yok insan yemliğin başındaki domuza benzer ; taş çatlasa yerinden kımıldamaz.
Üstelik, geceleri karşı kıyıdan gelen köylüler Kızıl Ordu erlerinin kimsenin malına el sürmediklerini, aldıkları yiyeceklerin, hatta karpuzların bile bedelini Sovyet parasıyla cömertçe ödediklerini bildiriyorlardı. Bu durum, Kazaklar arasında büyük bir kafa karışıklığına ve öfkeyle karışık bir şaşkınlığa yol açtı. Ayaklanmadan sonra Kızılların başkaldıran bütün köy ve ilçe merkezlerini yerle bir edeceklerini sanıyorlar, geride kalan ahalinin en azından yarısını oluşturan erkekleri acımasızca öldüreceklerini umuyorlardı. Oysa, edinilen güvenilir bilgilere göre, Kızıllar barışçı halktan kimseye dokunmuyor, her şey tümüyle onların intikam almak niyetinde olmadıklarını gösteriyordu.
Sayfa 267Kitabı okudu

Reader Follow Recommendations

See All
"Orada eline geçirdiğini tıkınıyorsun, ne var ki, ben hala çalmasını öğrenemedim. Gençler için bu kolay, onlarda vicdan denilen şey yok zaten. Bu lanet olası savaş onları hırsızlığa öyle bir alıştırmış ki, görünce şaşırıp kaldım; ama sonunda meseleyi kavradım. Gördükleri her şeyi el çabukluğuna getirip çalıyorlar... Savaş değil bu; Allahın bir belası! "
Sayfa 259Kitabı okudu
herşey sınıfsal!
"Bizim köyden geçtin mi?" "Evet. Şimdi Kızıllar orada.." "Evimiz?" "Evimiz hâlâ ayakta, ama Fedot'unki yandı. Bizim samanlık da ateş aldı, ama Kızıllar kendileri söndürdüler. Fetişka koşup bize haber getirdi :Kızılların subayı, tek bir yoksul Kazağın bile evinin yakılmayacağını, yalnız burjuvalara ait olanların yakılacağını söylemiş. " " Ah Tanrı onlardan razı olsun. İsa onları korusun!" diye istavroz çıkardı kadın. Sert bakışlı bir ihtiyar öfkeyle lafa karıştı : " Sen neler söylüyorsun, kadın? 'Allah razı olsun!' diye bağırıyorsun. " Kadın acele acele," Komşunun canı cehenneme!" diye cevap verdi." Benim komşum kolaycacık bir başka ev yapabilir kendine, ama ya benimki yansaydı ne yapardım ben? Fedot'un bir küp dolusu gömülü altını var, oysa ben bütün ömrümü başkaları hesabına çalışarak tükettim."
Sayfa 426Kitabı okudu
Reklam
Hem bizim burada çektiklerimiz hiçtir. Cephede işçi sınıfının en mükemmel evlatları ölüyor. Biz onlar için üzüntü duymalıyız, yoksa onları öldürenler veya bizim arkamızdan vurmak üzere fırsat kollayanlar için değil. Ya biz, ya onlar! Bu işin ortası yok. İşte durum böyle benim dostum, İvan!
Sayfa 193Kitabı okudu
Sana nasıl anlatayım, gözüne nasıl sokayım, bilmem ki? İnsanlar bu noktaya kendi kafalarıyla, kendi yürekleriyle varıyorlar. Ben cahil olduğuö, öğrenim görmediğim için bunu kelimelerle anlatamıyorum. Birçok noktalarda ben de yolumu el yordamıyla buldum...
Sayfa 181Kitabı okudu
Hepimiz çiçek bahçesinde yaşamak isteriz. Allah belasını versin! Çiçekleri, ağaçları dikmek için önce pisliğin temizlenmesi gerek. Toprağın gübrelenmesi gerek! İster istemez ellerini kirleteceksin!
Sayfa 345Kitabı okudu
Kazaklarla onların dilinden konuşmak gerektiğini biliyor, bunu başaramamaktan korkuyordu;zira cepheden ayrıldığından beri yalnız işçilerle bir arada bulunmuş ve onların alışkanlıklarıyla konuşma tarzlarını daha çok benimsemişti. Onlarla konuştuğu vakit, bir kelimeyle söylemek istediğini anlatabildiği duygusunu taşırdı hep, oysa burada, Kazak arkadaşlarının yanında bambaşka, yarı unuttuğu bir dil, kara toprağın dili, kertenkele kıvraklığı, büyük bir inandırma gücü gerekiyordu. Sadece ateşi yellemek yetmezdi; burada, yüzyılların verdiği itaatsizlik göstermek korkusunu yıkmak, cehalet duvarlarını çökertmek, Kazaklara kendilerinin haklı oldukları inancını aşılamak ve onları ileriye doğru götürmek için ateşi tutuşturmak gerekiyordu.
Sayfa 169Kitabı okudu
Petrograd Parti Yürütme Kurulu'nun askeri bölümünde bulunmuştu. Orada Kurulun çalışmalarını görmüş ve şöyle düşünmüştü: "Hele bu omurgayı bizim işçiler bir etlendirsin, işte hükümet o zaman kurulur! İvan, ölsen bile bırakma bu davayı; çocuk anasının memesine nasıl sarılırsa sen de öylece sarıl buna!"
Sayfa 151Kitabı okudu
Reklam
Hani, kısrağına yem vermezse, hayvanını açlığa alıştıracağını sanan Çingenenin hikayesini biliyorsunuzdur. İşte, herif dokuz gün açlığa alıştırmaya çalışmış hayvanı, onuncu gün bir de bakmış ki at nalları dikmiş...
Sayfa 124Kitabı okudu
çürüyen kapitalizm
Olgunluk çağındaki bir adam hiç kuşkusuz bir çocuktan güçlüdür, ama yaşlanıp kasları pörsüyünce, delikanlı çarçabuk soluğunu kesebilir onun. İşte şimdi bizim karşımızda sadece yaşlılıktan pörsümüş kaslar değil, felcin gittikçe yayıldığı bütün bir organizma var.
.. Her biri, içinde, savaşın ektiği keder tohumlarını yetiştiriyor, besliyordu.
Sayfa 359Kitabı okudu
Aslında olanlar neydi? Henüz hemcinslerini öldürmekte ustalık kazanamamış insanlar, ölüm meydanlarına itilmişler ve bu insancıklar, çevrelerini saran ölüm korkusu içinde hücuma kalkmışlar, gözleri dönmüş bir halde ve ne yaptıklarının farkında bile olmaksızın birbirlerine vurmuşlar, birbirlerini kesmişler, biçmişler, atlarıyla birlikte sakatlanmışlar ve içlerinden birinin vurulup ölmesi üzerine de ters yüzü dönüp kaçmışlardı. Maneviyatları kırılmış olarak, ruhen çökmüş olarak kaçmışlardı. İşte kahramanlık destanı denilen şey!
Sayfa 358Kitabı okudu
Albay, ulusal gururu okşayacak kelimeler seçmeye çalışarak daha bir sürü laf etti. Ne var ki, Kazakların gözleri önünde canlanan tablo, ayaklarının dibine devrilen hışır hışır, ipek düşman sancakları değil, karmakarışık olan kendi hayatları, karıları, çocukları, sevgilileri, toplanmamış ürünleri ve başı dertli bıraktıkları yetim köyleriyle ilgili bir tabloydu.
Sayfa 342Kitabı okudu
31 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.