"Zamanın çoktan sildiği bir hata için cezalandırılabilir miydi insan?"
Korkmaktan da korkabilir mi bir insan? Tıp korkmaktan korkmaya da bir ad bulmuş ve fobofobi adını vermiştir. Nedir bu korkmaktan korkmak ya da nasıl bir girdaptır ki diğer fobilerin aksine o nesneyi uzak tutunca rahatlayamıyorsunuz? Çünkü korkmaktan korkan bir insan aslında bilinmeyen bir şeyin varlığı karşısında bu korkuya kapılıyor ve daha sonra bu bilinmez bilinene dönüşmedikçe bu girdabın içinde çırpınıp duruyor.
Sahi artık günümüzde korkmadığımız ne kaldı ki? Sevmekten, sevilmekten, sevilememekten, sevememekten, az ya da çok sevmekten, yalnızlıktan, kalabalıktan, yaşamaktan, ölmekten, öldürülmekten ve daha birçok şeyden korkuyoruz.
Gelelim kitabımıza.
Kitaptaki karakterimiz Irene evli ve iki çocuk annesi bir kadındır. Gerek içinde bulunduğu burjuva hayatından sıkıldığı için gerek kendine yeni heyecanlar aramak adına eşini alt sınıftan bir piyanist ile aldatmaya başlar. Gizli gizli ilişkisine devam ederken ansızın ortaya çıkan bir şantajcı onun hayatını alt-üst eder ve tüm benliğini ele geçirir. Yaptığı hatayı eşine itiraf etmekten de santajcısından da ölesiye korkmaktadır. Acaba günden güne psikolojisi mahvolan İrene korkuya teslim olmayı mı yoksa cezayı mı seçecek dersiniz?
"Korku cezadan çok daha beterdir, çünkü ceza bellidir, ağır da olsa, hafif de, hiçbir zaman belirsizliğin dehşeti kadar, o sonsuz gerilimin ürkünçlüğü kadar kötü değildir."
Keyifle, sevgiyle ve kitapla kalın.