Ne sahralarda unutulduk, ne de kurda kuşa terkedildik.. Hiçbir şey zayi olmaz bu âlemde. Açlık da, susuzluk da, hayat da, ölüm de ilahi takdire göre tezâhür eder. Her şeyin bir eceli var ve hiçbir varlık iki defa ölmez. Ölüm aynı, sadece sebepleri farklı. Kimi sarayda kimi çadırda; kimi çok yediğinden,kimi de aç kaldığından ölür. Kimi düşer, kimi üşür ,kimi düşünür de ölür. Ölüm üzerine düşünen de, ölümsüzlük üzerine çalışan da ölür. Mesele nerede ölmek değil, nasıl bir halde ölmek.
“İslam,Günahları affedecek yegâne merciin Allah Azze ve Celle olduğunu günahı bir başkasına söylemenin de günah olduğunu bildirdi.Günah çıkarma merasimlerini Bütünüyle reddetti.Allah’ın rahmetinden umut kesmenin de kesinlikle kurtulanlardan olduğuna inanmanın da yanlış olduğunu beyan etti.Korkuyla umut arasında cereyan eden bir hayatı yaşamaya çağırdı insanlara “Allah’ın rahmetinden umut kesmeyin .”dedi”
Unutma Ali! İnsan pazularla değil, iman ve yürekle Selahaddin olur. Selahaddin’in kim olduğunu bilir, Selahaddin gibi olursan Kudüs’ten iyi haberler gelecek.
Büyüklerin sana, “İslam nurdur, masiyetse karanlık… İkisi bir arada durmaz. Karanlık bastırırsa kalbin nuru söner. Sen namazla, zikirle kalbini aydınlatmaya bak. Eğer kulluktan ödün vermezsen Allah seni karanlığa mahkum etmeyecektir.” der.
“İslam’ı insanları vasıta koyarak koruyan Allah Azze ve Celle,Hz.Ebû Bekir’in,
Ömer’in,Osman’ın,Ali’nin itibarını koruduğu gibi İslam’ın kızının deniz feneri Hz.Aişe’yi de muhafaza edecektir“