"Bir kitap okurken, müzik dinlerken ya da sinemaya gittiğimde, eseri zamanla keşfederim. Resimse ayrı hikâye. Saatler geçse bile tablo kendinden hiçbir şey kaybetmez. Ne başı, ne ortası ne de sonu vardır. Resmi severim çünkü, müdahale edilemez hareketsizliğinde, başka türlü ifade edilemeyecek bir şekilde zamanın dışında var olur sanki. Bu tablo tıpkı saatin tik taklarının sihirle sihirle durması gibi gözlerimin dinleneceği bir yer, sonsuz bir an illüzyon yaratır."
Zamanı kullanmak lazım.
Zamani tutmak lazım.
Zamanı ölçmek lazım.
Zamanın boynuna sarılmak lazım... tıpkı sevgilinizi dansa kaldırdığınızda yaptığınız gibi.
Eskiden büyümek için sabırsızlanırdım. Bütün hayatım önümde uzandığından, her şeyin hemen olmasını isterdim. Şimdiyse pek öyle acelem yok doğrusu, sanki bekleyebilirmişim de.