Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ares Miyavlar

Gerek protonlar, gerek nötronlar daha küçük parçacıklardan oluşurlar; bu parçacıklara Amerikalı fizikçi Murray Gell- Mann, James Joyce'nin Ulysses'inde yer alan anlamsız bir tümcedeki -"Three quarks gör Muster Mark"- anlamsız bir sözcükten esinlenerek "kuarklar" adını vermiştir.
Sayfa 35 - Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Bilim her şeyden önce bir gözünde canlandırma eylemidir. Bilimsel düşünce nesneleri önceden gördüğümüzden farklı biçimde 'görme' yeteneğinden beslenir.
Sayfa 27 - Can YayınlarıKitabı okudu
... başarmanın getirdiği zevkin yanında başarısız olmanın verdiği zevk. Adolf H. az önce, mutluluğun bir başkasının mutsuzluğu üzerinde yükseldiğini keşfetmişti işte.
Sayfa 15 - Doğan KitapKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Diğer yurttaşlarımın, soylu olanlarının bile, yaşamlarını sürdürmek için bir gün yapmak zorunda kalacakları şeyi yapacağım, çalışacağım.
Sayfa 157 - Can YayınlarıKitabı okudu
Yavaş yavaş bir şey olmaktaydı. Asla tam olarak iyileşmese bile, kâhyalarının şimdi birer kâhyadan daha fazlası olduklarını gerçek dostlar olduklarını ve onu terk etmeyeceklerini anlayamaya başlamıştı. Gerçekten ve sahiden güven içindeydi. Onu, parıltılı tekir tüyleri için seviyor değildiler, beyaz göğsü ve beyaz patileri için de, büyük yeşil gözleri için de, hayır, kuyruğunun beyaz ucu için de seviyor değildiler. Onu kendisi olduğu için seviyorlardı.
Sayfa 49 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Ah, diye düşündü, kuyruğuna kaçamak bir bakış atarak, her şeye rağmen kuyruğumun ucuna halâ sahibim. Umutsuzluğa kapılmamalıyım.
Sayfa 49 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Kendini bir Sokak Kedisi veya Beyefendi Kedi olarak düşünmek gayet güzeldi ama mahallede başka Sokak Kedileri ve birçok Beyefendi Kedi vardı, bu yüzden, üçüncü çay fincanını doldurmakta olan tatlı sesli kâhyanın ağzından şunları duymak onu çok mutlu etti: " Sanırım ona Tom Jones ismini vermeliyiz. Ne de olsa, terk edilmiş bir yavru. Henry Fielding'in Tom Jones karakteri öyleydi."
Sayfa 36 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Etrafınızda uçsuz bucaksız dünya uzanıyor. Kendinizi buraya kapatabilirsiniz, ama dünyayı sonsuza dek dışarıya hapsedemezsiniz
Sayfa 111 - Metin YayınlarıKitabı okudu
Bunca yıldır aynı toprağı paylaşan iki bitki gibilerdi, birbirlerine dolanarak büyüyor, diğerine yer açmak için eğiliyor, olmadık biçimlere gidiyorlardı.
Sayfa 261 - Can YayınlarıKitabı okudu
Sınıfsal bir temsile dönüşmüştü kültür, edebiyatıysa eğitimli insanlar kendilerini sahte duygusal yolculuklara çıkardığı, sonra da okumaktan hoşlandıkları duygusal yolculukları yaşayan eğitimsiz insanlardan kendilerini üstün görmelerine izin verdiği için fetiş haline getirmişti.
Sayfa 220 - Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Yaptığı o ürkünç şeyleri sevgisinden yaptığına gerçekten inanıyor olabilir mi? Şu dünya, sevgi denen şeyi kimsenin şiddetin en adi ve aşağılık biçimlerinden ayırt edemediği kadar kötü bir yer olabilir mi?
Sayfa 199 - Can YayınlarıKitabı okudu
Maalesef burada hayat insanın yanından geçip gider, yalnızca iş kalır geriye. Bazen kadınlardan biri geçip giden hayata bağlanmaya, birazcık sohbet etmeye çalışır. Maalesef hayat çoğunlukla arabayla gider, bisiklet için fazla hızlıdır.
Sayfa 13 - İthaki Modern
Kaderi olan biri varsa o bir erkektir. Kendisine kader tayin edebilen biri varsa o bir kadındır.
Sayfa 13 - İthaki Modern
Bütün cevapları bilmediğimiz, her şeyi açıklayacağımız için memnunum. Uzay gibi. Belki bütün cevapları bilmemiz gerekmiyor. Sorular iyidir. Cevaplardan daha iyidir. Hayat hakkında daha fazlasını nasıl geliştiğimizi, nasıl ilerlediğimizi bilmek istemiyorsan önemli olan sorulardır. Zekamızı zorlayan ve geliştiren şey sorulardır. Bence sorular kendimizi daha az yalnız hissetmemizi, diğerleriyle bağlantılı olmamızı sağlıyor. Her zaman her şeyi bilmek gerekmiyor. Bilmemenin de kıymetini biliyorum ben. Bilmemek insanca bir şey. Uzay gibi. Çözümlenemez ve karanlık.
Her gün, her saat hayata dört elle sarılmak, gelecekten yoksun olduğunu bile bile günübirlik yaşamayı sürdürmek, tıpkı hava olduğu sürece nefes almayı bırakmamak gibi karşı konulmaz bir içgüdüydü.
"...peki bizimle değilsen neden peşimizden ayrılmıyorsun?" "Görmek istiyorum." dedi Burton. "Parmağını kestiğin zaman yara mikrop kapar, şişer ve ağrımaya başlar. Şişme, vücudun direnişidir, ağrı ise savaş. Kimin kazanacağını bilemezsin ama ilk muharebe alanı yaradır. Eğer hücreler ilk muharebeyi kaybederse mikrop yayılır ve kola doğru ilerler. Mac, bu küçük küçük grevler enfeksiyon gibidir. İnsanların içine bir şeyler girdi, hafif ateş başladı ve lenf bezleri takviye birlikleri gönderdi. Görmek istediğim için yaranın olduğu yere gidiyorum."
Sayfa 135Kitabı okudu
Reklam
Akşam gün doğumunu izlemeyi tasarlıyorum ve sabah yataktan kalkamıyorum; gün boyunca ay ışığını bekliyorum, sonra da akşam, odamdan çıkamıyorum. Ne uğruna uyandığımı, ne uğruna uykuya yattığımı bilmiyorum.
Sayfa 89 - Can YayınlarıKitabı okudu