Neden sonra ayağa kalktığında, dünyayı eskisinden daha hoş görüyor, kendi kendine şöyle düşünüyordu: "Herkes, yaşamını sürdürmek için bir yol seçmiş. Yaşamak güzel. Güçlü bir amaç için çalışmak, yaşamı daha da güzelleştiriyor."
“Ama inatçının biriyim ben, dik kafalının biriyim ... Öğütleri dinliyor, dinliyor, sonra yine bildiğimi okuyorum! Sonra da yaptıklarımın cezasını çekiyorum işte ... Tanrım! Ne olacağım ben, ne olacağım, ne?”
"İlk kez o zaman babamın gözlerinde yaş gördüm. Elini yıkılan evimize doğru uzattı, bir şeyler söylemek istedi, söylemek istedikleri boğazında düğümlendi, eli yavaş yavaş aşağıya indi, gözleri bir noktada, ıslak gözlerle baktı evimize..."
Ben de ilk kez duyuyordum babamın sesini gezgin satıcı olarak. Bana bir tuhaf geldi babamın sesi, sanki domates satmıyor da;
"İmdaaaat, kurtarın beni" der gibi bağırıyordu.
"Niye ağlıyorsun?' dediler.'Balonum' dedim, 'balonum patlamış.' 'Ağlama' dediler, 'anan sana yine alır.' Biliyorum, anamın hiç parası olmayacaktı ve bana balon alamayacaktı."
Ama ne yazık ki 23 Nisan bayramı ta baharda. Bahara dek bizim giysiler eskir, yırtılır, parçalanır. "Kılığı uygun değil" diye 23 Nisan Çocuk Bayramına sokmazlardı bile beni.