"Siz, sevinç ve kederleriniz, hatıralarınız, hırs ve tutkularınız, benliğiniz ve özgür iradeniz aslında milyarlarca sinir hücresi ve onların moleküllerinden başka bir şey değildir."
Bilgi ve birikimimiz arttıkça, beynin biyolojisinin davranışlarımızın oluşmasında ne kadar önemli olduğunu fark etmeye başladık ve bir zamanlar düşündüğümüzün aksine her zaman kendi isteğimiz doğrultusunda davranmadığımızı gördük.
İnternet ve sosyal medya gibi platformlar, değerlerin hızla yayılmasını sağlayabilir ancak aynı zamanda ahlaki çöküşü de hızlandırabilme potansiyeline sahiptir.
Teknoloji ve teknolojinin insanla ilişkisini inancın ahlakı bağlamında ele alıp değerlendirmediğimizde, günümüzdeki kısıtlı bilgiye rağmen var olan kötü düzenin getirdiği sondan daha karmaşık bir yaşam bizi bekleyecektir.
Kelâm ilminin yüklenmiş olduğu misyon ve amaçları göz önünde bulundurulduğunda kelamcının en önemli görevlerinden birinin de toplumu derinden etkileyen bu tür durumlarda sorumluluk bilinciyle hareket etmesi gerektiğidir
Teknoloji-ahlak ilişkisi alanında ortaya konan çalışmaların en dikkat çekici noktası, insanın genetik yapısına yönelik müdahalelerin olduğu söylenebilir.