Tarık hocamın kitaplarına hep bir-iki puan eksik vermemin sebebi, “ah be Tarık hocam..! neden, neden böyle son? bir sayfa daha, yarım sayfa daha fazla cümle kursaydın olmaz mıydı?..” sözlerini bizzat kendisine söyleyemememdir..
Her kitabının sonunda bahsettiğim gibi, olay örgüsü, bağlam, geçmiş ve gelecek, karakterlerin iç dünyası, bakış açıları vs çok güzel ve zengin. Özellikle Tarık hoca, derinliğini çok güzel ifade ediyor. Kitaplarından yapılan alıntılardan kitabın ruhî dünyası hakkında fikir edinilebiliyor fakat, anlatılmak istenenin verildiği cümleyi, okurken farkedemeyip, kitabı bitirdikten sonra “aa bu böyleymiş” deyip farkına varıyorsunuz.
Şanzelize Düğün Salonu..
“Aşkta savrulan bir adamı, şeyh babasının vefatından sonra üç dervişin ziyaret etmesiyle başlar hikâye...
Ardından, kaçırılmış bir gelin, parayla sohbet satın alan yaşlı bir adam, sıra dışı bir iş teklifi ve derin bir aşk uğruna feda edilenler katılır bu tuhaf karnavala.”
“Aşk bize kefil oluyor bir yerde. Kalan borcumuzu temizliyor. Borç dediğim, hayata olan borcumuz; iyi insanlara, deftere yazan bakkallara, az isteyince de çok veren lokantacılara, yaptığı yemekten bir kap da sana getiren komşu kadınlara olan borcumuz..
Kalan son canımızı kendi elimizle almamıza mâni oluyor. Tesellimiz oluyor.”
Hep ifade ettiğim gibi, bir Tarık Tufan kitabı her zaman güzeldir.
Ancak bu kitabın da bir öncekinde olduğu gibi değerine değer katan, cân dostumun güzel armağanı olmasıdır.
@Rabiosfer