Bütün aşklar küllenir, bütün babalar ölür, bütün hikâyeler biter. Birinin, yıkıntıların nöbetini tutması gerekir; işte o yüzden, biri hariç, bütün çocuklar büyür.
… Oysa tarih ilk olarak düzensizlik ve aksak titim demek. Mantıklı olanın hep doğru olmadığı, beklenenin her zaman gerçekleşmediği bir yer, birçok tuğlası eksik olduğu halde ayakta tutmaya çalıştığımız bir duvar.
İnsanların toplumun ya da çeşitli grupların ulvi menfaatleri uğruna kendi çıkarlarını feda etmelerini beklemek safdil bir ütopiklik değilse bile, kıssadan hisse tarzı bir telkin olarak kalmaya mahkûmdur.
Geleceğin renksiz, sıska bir canavara benzeyen imgesinden dehşete kapıldığı zamanlar oluyordu ama bereket versin ki yarın, geldiğinde bugüne dönüşüyordu.