Sözcüklere bağlanamadığım için düşüncelerim çoğu zaman karmakarışık. Belirsiz ve boş şekiller hâlinde ortaya çıkıyor, sonra kayboluyorlar, hemen unutuyorum onları.
Salonun ortasında, uğultunun içinde öylece kalakalmıştı. Duvarlada koşuyor olmuyor, perdelere koşuyor olmuyor, kapıya koşuyor olmuyordu. Hiçbir yere ulaşamıyordu. Uğultu onu âdeta içinde hapsetmişti.
O an içindeki bir şeyler öfkeye kapıldı. Sanki birisi gelip kafasının içindeki ışığı söndürmüştü. Tam bir karanlık ve boşluk vardı. Düşünce, his, hiçbir şey yoktu.