Aaa

İnsanın ilimden idrak edemeyeceği derin konuları sorması yanlıştır. O bu konuda avamdan sayılır. Allah Resûlü şöyle buyurmuştur: “Benim sizi serbest bıraktığım konularda siz de beni bırakın (o konuda soru sormayın). Sizden önceki ümmetleri helâk eden şey, peygamberlerine çok soru sormaları ve ihtilafa düşmeleridir. Ben size neyi yasakladıysam ondan kaçının. Neyi emrettiysem de gücünüz yettiğince onu yapın.”
Reklam
Hz. Enes (r.a) şöyle anlatır: Bir gün insanlar, Allah Resul’üne (s.a.s) çok soru sordular ve onu kızdırdılar. Bunun üzerine Resulullah (s.a.s) minbere çıkarak şöyle buyurdu: “Şimdi bana sorun; ne sorarsanız cevap vereceğim!” dedi. Bunun üzerine adamın biri kalkarak, “Ey Allah’ın Resulü! Babam kimdir?” diye sordu. Peygamber Efendimiz (s.a.s), “Baban Huzâfe’dir” buyurdu. İki genç kardeş kardeş kalkarak, “Ey Allah’ın Resulü! Bizim babamız kimdir?” diye sordu. Hz. Peygamber (s.a.s), “Babanız, kendisine nispet edilerek çağrıldığınız kimsedir” buyurdu. Sonra biri kalkarak, ““Ey Allah’ın Resulü! Ben cennetlik miyim, cehennemlik miyim?” diye sordu. Resûl-i Ekrem (s.a.s), “Cehennemliksin” buyurdu. İnsanlar Allah Resûlü’nün kızdığını görünce sustular. Hz. Ömer (r.a) ayağa kalkarak, “Biz, Rab olarak Allah’a (c.c), din olarak İslâm’a, peygamber olarak Muhammed’e (s.a.v) razıyız” dedi. Bunun üzerine Allah Resûlü, “Otur ey Ömer. Allah sana rahmet etsin. Senin söylediğin hakikatın ta kendisidir” buyurdu.
Adamın biri şöyle dua ediyordu: ”Allah’ım! Beni, Muhammed’in şefaatinin isabet ettiklerinden eyle.” Bunu duyan Huzeyfe (r.a) adama şöyle demiştir: “Allah gerçek müminleri, Muhammed’in şefaatine gerek olmadan cennetine koyacaktır. Onun şefaati, müslümanların büyük günah işleyenlerine aittir (Sen bütün günahlardan kaçarak rahmetle cennete girmeye çalış).”

Reader Follow Recommendations

See All
Hz. Ömer (r.a), “Fâcirin korunacak hürmeti yoktur” demiştir. O, bu sözüyle, günahı açıktan işleyenleri kastetmiştir. Çünkü açıktan günah işlemeyen kimse hürmete lâyıktır, onun gıybeti yapılmaz.
Enes b. Mâlik (r.a) anlatır: Bir keresinde Allah Resûlü bize, fâiz ve onun dehşeti hakkında konuşma yaptı. Bu konuşmasının bir yerinde şöyle buyurdu: “Kişinin elde ettiği bir dirhem faiz, Allah katında, adamın işlediği otuz altı zina suçundan daha büyüktür. Faizin en fenası ise, müslümanın ırzına dil uzatmaktır.
Reklam
Berâ b. Âzib (r.a) anlatır: Bir gün mescidde Resûl-i Ekrem (s.a.s), evlerinde oturanların da duyacağı yüksek bir sesle bize şöyle hitap etti: "Ey diliyle iman edip kalbiyle iman etmeyenler! Müslümanların gıybetini yapmayın, kusurlarını araştırmayın. Her kim kardeşinin kusurlarını araştırırsa, Allah da onun kusurlarını araştırır. Allah kimin kusurlarını araştırırsa, onu evinin içinde bile rezil eder."
Cabir ve Ebu Said (r.a.) Rasûlüllah (s.a.v.)'tan şöyle rivâyet ettiler: "Gıybet etmeden sakınınız, zira gıybet zinanın günahından daha büyüktür. Çünkü, zina eden tevbe ederse bağışlanır, ama, gıybet eden, gıybet edilen bağışlamadıkça bağışlanmaz!"
Hz. Enes (r.a), Resûl-i Ekrem’in (s.a.s) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: “Şu altı şeyi yapmaya söz verin ben de sizin cennete gireceğinize kefil olayım.” Sahabiler, “Onlar nelerdir?” diye sordular. Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyurdu: 1. Sizden biri konuştuğunda yalan söylemesin. 2. Söz verdiği zaman sözünü yerine getirsin. 3. Emanet edildiği zaman emanete hıyanet etmesin. 4. Gözleriyle harama bakmaktan sakınsın. 5. Edep yerini muhafaza etsin. 6. Ellerini harama uzatmasın.”
"Muhakkak ki âdemoğlunun yanlışlıklarını çoğu dilindedir."
Abdullah b. Cerad (r.a) anlatır: Allah Resûlü’ne, “Ey Allah’ın Resûlü! Mümin zina eder mi?’ diye sordum. Cevaben, “Bazen oluyor” buyurdu. “Ey Allah’ın Resûlü! Mümin yalan söyler mi?’ diye sordum. Cevaben, “Hayır!” dedikten sonra şu ayeti okudu: “Allah’ın ayetlerine inanmayanlar ancak yalan uydururlar. İşte onlar yalancıların ta kendileridir (Nahl 15).
Reklam
Bir rivayette şöyle anlatılır : Hz.İsa'nın(as) yanından bir domuz geçti.Ona, "selametle geç"dedi. Yanındakiler, “Ey Ruhullah! Bunu domuza mı söylüyorsun?” dediler. Hz. İsa(a.s), “Dilimi kötü söze alıştırmak istemedim” dedi.
Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (s.a.v) ona, “Dilinin önünde kaç tane perde var?” Diye sordu; “İki dudağım ve dişlerim vardır” Dedi. Resûl-i Ekrem efendimiz (s.a.s), “Bunların içerisinde fazla sözlerini geri çevirecek hiçbir şey bulunmadı mı?” buyurdu.
Enes b. Mâlik (r.a) der ki: “Bizden (ensardan) bir genç, Uhud günü şehid oldu. Biz, onun karnı üzerine açlığından dolayı bir taş bağlı olduğunu gördük. Annesi yüzünden toprağı silerek, “Cennet nimetleri sana mübarek olsun ey oğlum!” dedi. Bunun üzerine Efendimiz (s.a.s) şöyle buyurdu: “Cennetlik olacağını nereden biliyorsun? Belki o, kendisine fayda vermeyen şeyleri konuşmuştur ve verilmesi kendisine zararı olmayan malı elinde tutup cimrilik yapmıştır.”
“Hz. İsa (a.s.) demiştir ki: “İbadet on bölümdür. Dokuzu susmada, biri de insanlardan kaçmadadır.”
Hz. Peygamber (s.a) şöyle buyurmuştur: Susan kurtulmuştur!
396 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.