Şimdi bir düşün
Kim itti bizi bu kör olası ayrılığa?
Kim itti bizi bu pişmanlıklar denizine?
Kim yaktı bizi kim?
Hem de sırtımızdan vura vura
Görüyorsun değil mi görüyorsun
Bir ikimiz sığamadık bu koca dünyaya
Bir ikimiz Almira
O ay, ağlayıp feryâd ederek gezerken, ansızın sarhoş bir bülbül gördü.
O bülbül Aşk'a hitab ederek gam zincirinin halkalarını birbirine ulamadaydı.
Diyordu ki: Bu kal'ada bir hazne var; onu boş sanma, onda bir define var.
Ateşe vur burasını; dumanı, alevi göğe çıksın; sen de o bedava hazneye, o zahmetsiz ele geçen defîneye sâhib ol...
Uykumuz ürkek ceylanlara benziyor
Bazan yorgun taylara.
Biz sessiz ve kaygan zaman üstünde
Unutmuş ve aldırmaz görünüyoruz
Gıcırtılı merdivenlerden çıkan ölümü.
Biliyoruz işliyor saat tıkır tıkır
Her yerde ve her şeyde
Sesini çizerek sonsuzluğa
Tıkırtıların kımıltıların ve uzayan ağaçların.
Ve aklın dar yalnızlığında