Kitabı ilk elime aldığımda çok fazla ilgimi çekmedi. Hiyel ilminin mühendislik ilmi anlamına geldiğini bilmiyordum. Bir de kitabın ilk sayfalarında rivayetleri aktaran kişilerin isimlerinin yoğunluğundan odaklanma problemi çektim. Ama zamanla kitabın diline alışınca hiç bitmesin istedim. Tabi Yafes Çelebi adlı karakterin mühendislik harikası icatlarının gayet açık bi dille izah edilmesi icatların mühendisliğe ilgisi olan veya olmayan herkesin ilgisini çekmesini sağlamış. İlk bölümü bitirdiğimde kitabın ana konusunun mühendislik olduğunu düşünüyor diğer bölümlerde de benzer mühendislerince benzer icatlarından söz edileceğini zannediyordum. Ama Kara Calud’un bitmek bilmeyen hırsı ve yanına aldığı Üzeyir beyin başına gelenleri okuduğumda fikrim tamamen değişti. Mühendisliğe ilgisi olan biri olarak bazen hırsımızın, hükümdarlık arzumuzun doğa güçlerini zabd etmeye çalışarak hiylelerle dolu Hiyel olarak ortaya çıktığını hiç idrak edememiştim. Kitaba başlarken kitabı gerçekliğin bir kopyası olan tarih kitabı zannettiğim için bu kadar keyif alacağımı, hayret edeceğimi tahayyül edememiştim. İyi okumalar.