Kadir uzun

Kadir uzun
@Kimsesizzbirkimse
...Bana yalan söylediler, kaderden bahsetmediler... ...üzüldüğün şeye bak... ...gam-zedeyim deva bulmam... (Sanat müziği aşığı, Tarih düşkünü, Okumaya çalışan, Kimsesiz bir kimse...)
İçimdeki öfke tıpkı senin içindeki gibi yansa da Hiç kimse alevleri görmez Ancak kendilerini insafsız gösteren bencil insanlara Vahşi maymunlar ya da av hayvanları Ya da leşin üzerinde dolaşan aç gözlü akbabalar gibi Tiksintiyle bakabiliyorum.
Sayfa 60
Reklam
Gelişme isteği ne kadar cılız olursa olsun yeterlidir çünkü isteği arttırmak için kullanacağımız doğru araçlar sayesinde onu güçlendirebilir, geliştirebilir ve güçlü ve sonsuz bir azme dönüştürebiliriz. Ne olursa olsun mutlaka istek olmalıdır, ç yoksa hiçbir şey yapamazsınız. Bunu tamamen kabul ediyor ve tek bir iradi eylemle özgürlüğün kazanılacağını söyleyenlere inanıyoruz; bu insanın benliğini geliştirmek için verdiği karar üzerine umut bağlamasa da etkilidir. Çok zor bir işi isteksizce yerine getirmek ya da yaptığı şeyden haz almamak, tüm başarı şansından kendisini mahrum etmek. Başarılı olmak istiyorsan işini sevmek zorundasın. Ancak bir öğrenci bu sevgiye ya da isteğe ya sahiptir ya da değildir. Sahip değilse o zaman umutsuzluğa mahkumdur. Bu ikilemi biliyoruz. Evet, istek gereklidir; özgür olma isteğinin olmadığı yerde özgürlük de yoktur! Ancak bu alınyazısının etkileri sadece sınırlı sayıdaki insan için geçerlidir, hatta özgür iradenin en bağnaz partizanları bile kendilerini talihsiz bir alınyazısına sahip olarak görürler.
Sayfa 41
Çalışmayanın yemeye bile hakkı yoktur. (2 Thessalonians 3:10)
Sayfa 59

Reader Follow Recommendations

See All
Herhangi bir küçük Fransız kasabasındaki insanların ezbere inançları ile bir Dominik papazının inancını kıyaslayın. Papaz dini bir doğruluk olarak gördüğü için kendisini hemen feda etmeye hazırdır, yoksulluk ve hor görülme dışındaki tüm dünya nimetlerini kendisinden esirger ve sert, zor bir yaşam sürer. Kasaba sakini ise sadece ayinlere gider ancak korkunç bencilliği ona hiçbir şekilde iğrenç gelmez. Zengindir ancak zavallı bir hizmetçiyi acımasızca çalıştırır ve ona ancak karnını doyuracak kadar ödeme yapar.
Sayfa 49
Belirli görevlerimiz yok. Zamanımızı canımız nasıl isterse öyle harcıyoruz. Çalışmamızı planlamak için herhangi bir girişimde bulunmamız öğretilmediği için bir can simidiyle yüzme öğretildikten sonra derin denize atılan insanlar gibiyiz. Kesinlikle boğulacağız, buna hiç şüphe yok. Ne çalışmayı ne de nasıl çalışmamız gerektiğini biliyoruz.
Sayfa 28
Reklam
Olan her şey tesadüfen oluyor. Beynimize bilgi istiflemekten başka hiçbir şeyle ilgilenmiyoruz ve irade ancak entelektüel çalışma faydalı olursa beslenir ve gelişir. Gelişir mi dedim? Canlandırılır, teşvik edilir demek istiyorum aslında Hiçbir öğrenci şimdinin ötesine bakmıyor. Bugün baskı ve dürtüye dayalı bir sistemin altında çalışıyor; bir yanda profesörlerin tenkitleri, arkadaşlarının alayları ve şakaları ve kötü çalışma için aldığı cezalar var, diğer tarafta ödüller ve övgüler. Yarın, baro için ya da tıpta uzmanlık için yaklaşan ve en tembel öğrencinin bile bir şekilde geçebileceği sınavın belli belirsiz görüntüsünden başka bir şey taşımıyor.
Sayfa 27
Bir insan hem heyecan dolu hem de aynı zamanda boş bir yaşam sürüyor. Günlük gazeteler, suni heyecanlar direk zihnimize zerk ediliyor, beş kıtada olup bitenler pek çok insan için kitap okumayı sıkıcı hale getiriyor.
Sayfa 27
Eğitim sistemimizde unuttuğumuz şey zihnimizi ateşleyecek bir fünyenin eksikliğidir. Elde ettiğimiz bilgi derinlere nüfuz etmemize olanak vermiyor Burada biraz duralım ama devam da etmek zorundayız. Asıl noktayı kaçırdık, profesörün fikri pek net değil. Ancak yurtsuz bir Yahudi gibi dolaşmaya devam etmeliyiz Matematiği, fiziği, kimyayı, zoolojiyi, botaniği, jeolojiyi, her ulusun tarihini, beş kıtanın coğrafyasını, iki yaşayan dili, pek çok edebi metni, psikolojiyi, mantığı, ahlak felsefesini, metafiziği ve felsefi sistemlerin tarihçesini öğrenmek zorundayız, Böylece vasatlığa doğru ilerliyor ve yüzeysel olarak çalışma ve her şeyi görünüşüyle yargılama alışkanlığı ile mezun oluyoruz.
Sayfa 26
Bu dünyada biraz zorluk çekmeden mutlu olunmaz. Tüm mutluluklar biraz çaba ister.
Sayfa 22
Bir farenin yemeği olan bir palamuttan kasırgaya karşı direnen güçlü bir meşe ağacı yetişir.
Sayfa 42
Reklam
Hiç kimse özgür olma hakkını elde edene kadar özgür değildir. özgürlük ne bir hak ne de bir koşuldur; o sadece bir ödüldür, O en yüce ödüldür ve mutluluğun en üretken halidir. Günlük yaşamda bir manzara icin güneş neyse odur. Özgürlüğü elde edemeyen insan hayatın tüm derin ve sonsuz hazlarını kaçırır.
Sayfa 39
dışarıda açık havada, bugüne kadar gördüğüm en harika şeyi gördüm, her şeyi unuttum, kendimi tamamen unuttum, ayağa kalktım, yaklaştım, gerçi bu yeni ve yine de yuvamdaymışım hissi veren özgürlük içinde korkuyordum da, buna rağmen yaklaştım, sana kadar geldim, sen o kadar iyiydin ki, önünde diz çöktüm, sanki buna hakkım varmış gibi, yüzümü eline dayadım, o kadar mutlu, o kadar gururlu, o kadar özgür, o kadar güçlü, o kadar evimdeydim ki; tekrar tekrar bu his: o kadar evimdeydim ki. fakat aslında sadece bir hayvandım, ormana aittim, yalnızca senin lütfunla burada açık havada yaşıyordum, bilmeden (çünkü her şeyi unutmuştum ya) kaderimi senin gözlerinden okudum. Daha fazla süremezdi bu. Her ne kadar iyiliksever elini üzerimde gezdirsen de, ormandan geldiğimi ve aslında oraya ait olduğumu gösteren tuhaflıkları fark etmen kaçınılmazdı.
Sayfa 256Kitabı okudu
Süleyman Askerî, vatanı için vatanından başka herşeyini isteyerek ve gülerek feda etmiş bir Osmanlı idi!..
Her türlü muâvenetten ümidini kesen General Townshend takrîben beş aylık bir hayat-ı mahsuriyetten sonra nihayet 16 Nisan tarihinde 5 general 551 zâbit ve 13.300 neferden mürekkep ordusunu pek çok levazım ve techi zât-ı harbiyesiyle beraber muzaffer Türk ordusu kumandanı Halil Paşa’ya teslim etti.
Mehmed Fazıl Paşa hayat-ı mücahedeye akrabasından büyük Şeyh Şamil’in maiyyetinde dahil olurken henüz yedi yaşında idi. Bir gayz-ı bî-emân ile Kafkasya’ya elli sene mütevaliyen yağan Moskof güllelerinin son daneleri, bu necib Kafkasyalının beşiği etrafına düşmüşdü. Son vatan müttehizi olan Irak’ın kalbgâhına atılan İngiliz mermileri de göğsü ve tabutu üstünde patladı. Bu yeryüzünde o muazzam ibtidaya bundan layık bir intiha-yı muhteşem olamaz
493 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.