Kassiopeia

120 syf.
·
Not rated
Canım Firdevs yaşadıklarını keşke 'sadece kurgu' diyerek okuyabilseydim... Bir solukta okunan bitince de boğazda düğüm düğüm oluveren kitap. Firdevs'in biyografisi olarak yazılmıştır Orta doğuda'ki belki de milyonlarca kadının biyografisi olmayı başarmıştır. Firdevs'in idamının üzerinden geçen onca yıl; kadın bedeninin 'et parçası' olarak görülmesini yahut kadına biçilen toplumsal rollerin erkek tarafından biçimlendirilmesini ve en özgür olanının bile sınırlarının bu şekilde belirlenmesini değiştiremedi...
Sıfır Noktasındaki Kadın
Sıfır Noktasındaki KadınNevâl El-Seddavi · Metis Yayınevi · 198713.8k okunma
Reklam
176 syf.
·
Not rated
Marquez'in adı muazzam olan büyülü gerçeküstücülük üslubuyla yazdığı hicivlerle dolu romanı. Kırmızı Pazartesi ve Yüzyıllık Yalnızlık kadar etkilemedi beni ama ışık tuttuğu dönemi çok güzel anlatmış. Küçük bir kızın öyküsünün arkasında ortaçağ karanlığı anlatılıyor. Klisenin ne kadar tehlikeli olduğunu, işkencelerine bahane olarak dini kullanmalarını ve çocuklara dahi acımadıklarını gösteriyor Marquez. Köle ticareti, kaçakçılık, ırkçılık, bilim, bağnazlık ve aşk... Ne kadar alakasız dursa da yazar bi şekilde bu küçücük kitaba dünyaları sığdırmış. Ve son olarak anlattığı efsanelerle Marquez'in kitaplarının çıkış noktası olan büyükanne iyi ki yaşamış...
Aşk ve Öbür Cinler
Aşk ve Öbür CinlerGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 20206.9k okunma
404 syf.
·
Not rated
Amin Maalouf bizi, bu mistik kitabında 1600'lü yıllara götürüyor. Kıyamet yılı olduğu düşünülen 1666 yılından kurtuluşun anahtarını saklayan bir kitabın peşindeki yolculuk "yüzüncü ad"... Dini inanç, celaletle bir olunca kıyıma, yıkıma hatta felaketlere sebep olur fikrini vermekte kitap. Kitap günlük olarak yazılmış, sohbet havasında. Kurgusal bir tarih romanı ancak tarihi olayları barındırması akıcılığından bir şey kaybettirmemiş. Okurken Yüzüncü ad ile ilgili merak duygusu ön plandaydı; ben de bir hevesle okudum. (Tabi ki olmayan bir ismi yazmayacaktı değil mi :)) Kahramanımız Baldassare Cübeyl'den İstanbul'a, İzmir'e, Sakız'a, Cenova'ya, Amstersam'a, Londra'ya kadar gider. Konya'da vebanın kıyımına, İzmir'de Sebetay'ın başkaldırışına, İngiltere'de büyük Londra yangınına şahit olur. Veba salgınının anlatıldığı yerlerde bir hayli etkilendim -salgın günlerini anımsattığı için belki- Kitabın Semerkant'la kıyaslanmasını anlamıyorum. Semerkant yazarın nirvanası tabi ki o tadı alamayacağız. Ama Baldassare'ın yolculuğu gayet güzel anlatılmış. Ve Türk düşmanlığı yapıyor şeklindeki söylemlere de katılmıyorum. Kitapta bahsi geçen mevzular beni rahatsız etmedi. Osmanlı'yı kötülemiyor, olanı anlatıyor. Rüşvet ve adam kayırma atalarımızdan miras bize ...(!) Giriş güzel, gelişme tamam, metin orijinal, kurgu özgün, tarihi bilgi derin ama final konuya göre sönük geldi bana. Keyifli okumalar...
Yüzüncü Ad
Yüzüncü AdAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 20186.9k okunma

Reader Follow Recommendations

See All
240 syf.
·
Not rated
Hasan Ali'nin dilini, kelimelerle dans edişini çok seviyorum. Öyle ki yemek tarifi yazsa aynı hayranlıkla okurum zannediyorum. İlk kez okuyacaksanız kesinlikle bu kitaptan başlamayın derim. Başladığım gibi bitti. Akıcılığından değil de hışımla öfkeyle okuduğumdan. Kötülüğü yazmış, kötülüğe seyirci kalmayı sonra. Bize dokunmayan kötülüğü seyrediyoruz sadece inşaat izler gibi. Okurken bir yanım bulunduğum taziyelere kadar gitti: Kuru kalabalık, lahmacun ve ayran. Ne anlattığıyla değil daha çok nasıl anlattığıyla ilgilenmek lazım. Sembolizmi, betimlemeleri, dili kullanımı iyi fakat hikaye yavan. Toplumsal duyarsızlığımızı, empati yoksunluğumuzu yazmış tamam ama havada kalan tonlarca soru var. Şimdi birisi uyanacak sadece bir rüya bu diye diye kitabı bitirdim. Ne umutla beklenen Hüseyin (adalet i temsil ediyordu bence) geldi; ne birisi o zavallı kızcağızı kurtardı. Kötülük hep aynı renk; siyah... Güldiyarların, Muzafferlerin, Bahriyelerin ve nicelerinin daha aydınlık bir dünyada yaşaması dileğiyle…
Beni Kör Kuyularda
Beni Kör KuyulardaHasan Ali Toptaş · Everest Yayınları · 202010.3k okunma
432 syf.
·
Not rated
Yalom 'un kendisiyle ve hayatla yüz yüze gelmekten çekinmeyenlere atfettiği romanı. Yalom bazı gerçeklerden yola çıkarak ve birtakım tesadüfleri de işin içine katarak oldukça gerçekçi ve hayranlık uyandıran bir kurgu oluşturmuş. Edebiyatın, tıbbın, psikolojinin ve felsefenin bir arada bu kadar ahenkle işlenebilmesi de ayrı bir hayranlık sebebi. Nietzsche'nin hayat boyu yaşadığı sağlık sorunları üzerinden kurgulanan kitap Nietzsche'yi kendi aforizmaları üzerinden konuştururken; Freud ve Breuer'i psikanalizle konuşturuyor. Örgüyü tamamlayan ise Lou Salomé... Lou Salomé ise Feniçka'yı kendi hayatını göz önünde bulundurarak yazmış ve bundan onlarca yıl önce şu an hala konuştuğumuz konuları özgürce dile getirmiş rus asıllı işk kadın psikanalist. Zekasına aşık olunan kadınlardan. Öyle ki Rilke, Tolstoy, Nietzsche, Freud epeyce çekmişler bu aşktan. Kitabın birkaç sayfasını geçtikten sonra daha önce neden okumadım diye hayıflanmaya başladım. Ben her kitabın zamanı geldiğinde okunduğuna inananlardanım. Kendimle aram iyi değilken okudum. İyi ki de şimdi diyorum. Yaşadıklarımızın belki de yaşayabileceğimiz sonsuz sayıdaki seçenekten en iyisi olabileceğini ve yazgımızı sevmemiz gerektiğini öğütlüyor en sonda. Yani "Amor fati, amor fati."
Nietzsche Ağladığında
Nietzsche AğladığındaIrvin D. Yalom · Ayrıntı Yayınları · 202453.1k okunma
Reklam
Reklam
57 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.