Kaybolmuş ve adaletsiz bir dünya.
Siyah kadınlara, beyaz çocukların bakımında güvenilen ancak gümüşleri parlatma konusunda güvenilmeyen bir dönem. Birbirinden çok farklı üç karakter: Skeeter, Aibileen ve Minny.
*Oğlunun kaybından sonra yaralarını sarmaya çalışan, beyaz çocuklara bakıcılık yapan siyahi bir kadın olan Aibileen, şimdi de Moe Mobley isimli bir çocuğun bakıcılığını yapmaktadır.
*Hırsızlıkla suçlanan ve bu sebeple iş bulmakta zorlanan Minny, Bayan Celia'nın evinde işe başlar. Minny için olaylar bundan sonra gelişir. Özellikle belirtmeliyim ki kitabın en sevdiğim karakteri Minny oldu.
*En iyi arkadaşı, kendisini büyüten siyahi hizmetçileri Constantine olan Bayan Skeeter. Kitaptaki olaylar Bayan Skeeter'in Minny ve Aibileen ile bir işbirliği yapması ile gelişir.
Bu kitapta üç kadının muhteşem hikayesini okuyacaksınız. Kitap hakkında, ırkçılık üzerine yazılan bir başyapıt niteliğinde diyebilirim. Siyahilerin maruz kaldığı ırkçılık kitapta o kadar net anlatılıyor ki kitabı hüzünle okudum. Son olarak çok etkilendiğim şu sözü yazmak istiyorum: "Utancın rengi her zaman düşündüğüm gibi siyah değildi. Annenizin ödemek için bütün gece ütü yaptığı, yeni alınmış beyaz bir üniforma rengindeydi. Üzerinde çamur veya benekler olmayan bir beyaz."
Sevgiyle kalın
Instagramda, okuduğum kitaplar hakkındaki yorumlarımı paylaştığım yeni bir sayfa açtım. Takip ederseniz çok mutlu olurum 🌸
instagram.com/kitapsever2112?...
Yazar bu kitabı Kanatır Cezaevi'nde karşılaştığı bir kadının etkisiyle yazdığını söylüyor ve kitaba: "Gerçek bir kadının öyküsüdür bu." diyerek başlıyor.
Sıfır Noktasındaki Kadın umudunu yitirmiş, çocukluğu, gençliği hatta geleceği elinden alınmış bir kadının hikayesidir. Kitabın birçok yerinde sinirlerim alt üst oldu. Firdevs'e yaşatılanları okudukça midem bulandı. Düşünüyorum da en üzücü olan şey sadece bir Firdevs'in olmaması. Toplumda yüzlerce Firdevs var. Susturulmuş, korkutulmuş, hayalleri çalınmış yüzlerce, binlerce Firdevs. Bu kitap için ne yazılır bilemiyorum. Aslında Firdevs: "Yasaların benim gibi kadınları cezalandırdıklarını ama erkeklerin yaptıklarına gözlerini kapadıklarını öğrendim." diyerek durumu çok güzel özetliyor. Babası tarafından sevilmeyen, hayatta tanıştığı insanlardan sadece sevgi bekleyen ancak buna karşılık sürekli istismara uğrayan o kadın. "Yanına gitmeyi, elini tutmayı çok isterdim." dediği İbrahim tarafından bile hayatı alt üst edilen, sonunda idama götürülen
Sıfır Noktasındaki Kadın
Dünyanın herhangi bir köşesinde herhangi bir kadın sıfır noktasında kıskıvrak bekliyor. Umutsuz, çaresiz, ölümle yaşam arasındaki sınırda.
Savaşın unutulan çocuğu;Amir. Kitabın başlangıcında bir söz yazıyor: "Kader bazı insanların ruhunda derin yaralar açar." Şimdi sizlere okurken içimin acıdığı, beni duygudan duyguya sürükleyen, aslında okunması çok zor olan bir eserden bahsedeceğim.
İncir Kuşları yazarın en çok etkilendiğim kitabıydı. Şimdi yine aynı şeyleri hissediyorum. Amir'in hikayesi. Boşnak halka yapılan zulmün anlatıldığı bu kitap; "Batı'nın Medeniyeti" dedikleri kavramın aslında koskoca bir yalandan ibaret olduğunu, bu medeniyetin sadece söz konusu kendi çıkarları olunca devreye girdiğinin açık bir göstergesidir. Filistin'in acısını duyduğumuz şu günlerde aslında dünden bugüne hiçbir şeyin değişmediğini görmek çok üzücü. Yüzbinlerce insanın acımasızca katledildiği Bosna Savaşı. Ah Srebrenitsa... Yaşanan işkenceler, tecavüzler, hissedilen acılar... Savaşın ağır yükünü taşıyan kadınlar ve çocuklar. Amir'in hikayesini ben okurken çok zorlandım. Sizler de okuyun ne demek istediğimi eminim anlayacaksınız. Sevgiyle kalın.
Ben AmirSinan Akyüz · Alfa Yayıncılık · 2023645 okunma