Musa Kaya yorumladı.
"Descartes aptalın teki!" dedi yüksek sesle Lichtenberg ve serseri düşüncelerinin sesine kulak verdi: Düşünen var olamaz, benim düşüncem yasaklanmış hayattır ve yakında öleceğim...
Hitler düşünmez, tutuklar sadece, Alfred Rosenberg yalnızca anlamsız şeyler düşünür, Roma Papası ise hiçbir zaman düşünmemiştir, ama işte hepsi de vardır değil mi!
Sayfa 72 - MetisKitabı okudu
Askerden gelen gencin anlatıldığı öykü de iyi. Ama hiçbir öyküsünde ve romanda oradaki ironiye, göndermelere ulaşamıyor.
Musa Kaya yorumladı.
Tabi ki her şey olabilir, hiçbir konuda emin olamayız. Ama siz de emin olamazsınız. Sadece inanırsınız. Gerçekte inanç onu mu diyor, yoksa zaman içinde ortaya çıkan yorumlar mı, onu da bilemezsiniz. Ayetler yüzlerce, hatta binlerce şekilde yorumlanıyor. O sebepten ne bilime tapmalı insan, ne de inancı bilimle kıyaslamalı. Bilimin özelliği eğer hata varsa bir yerde zamanla kendisi burada hata var, demesi. Ama inançlar bunu demez. Daha doğrusu dini yorumlayanlar.
Kesinlikle çok haklısınız.
Bilim, duruma uyum sağlar; bugün doğru dediğine yarın yanlış diyebilir.
Ama bilim başka şeydir din başka şeydir. Birbirlerini destekliyor olabilirler fakat asla aynı şey değillerdir.
Din hayati düzenler, bilim ise bu düzen içinde ortaya çıkar.
Ayrıca hicbir şey kesin olamaz deyişinize de katılıyorum.
Zaten not olarak ekledim bunlar benim görüşlerim ve inanislarimdir diye...
Musa Kaya bir yorumu yanıtladı.
Remzi kitapevi 94 sayfa.
1 previous answer
Önsözleri de hesaba katın. Çevirmen de birşeyler demiş olabilir.
Reader Follow Recommendations
Musa Kaya yorumladı.
Artık dünya çok değişti. Her şey çok hızlı yaşanmaya başladı. İnsanlar sürekli koşuşturma peşinde. Roman ve şiir kitapları ile çeşitli dergilerde yazdığı yazılarla ünlenen ama ben aynı zamanda modern zaman filozofu olarak gördüğüm Sabahattin Ali’nin de dediği gibi “Yarın öldüğümüz zaman birisi bize sorsa: "Dünyada neler gördünüz?" diye,
Okudum. Ama bir gerçek var, herkes bundan şikayetçi ama gene de alet oluyor o düzene.
Musa Kaya bir yorumu yanıtladı.
Ama meyhane kapısından içeri Efendi Mevlâna'nın girdiğini görmek, benim şu sarhoş kafamın bile üretemeyeceği türden acaip hayaldi!...
" Yahu Hıristos, sen bana ne içirdin de böyle kafayı buldum ? diye bağırdım...
Şu kapıda duran adamcağızı kime benzettiğimi bi tahmin et! Ha, ha! Mevlâna sandım adamı! Bak, bak, Mevlâna'ya benzemiyor mu şu herif ?
"Şşş. Sussana salak" diye bağırdı arkamdan birisi...
Gözlerimi kırpıştırarak kapıya baktım, baktım. En sonunda şafak attı, bu karşımdaki adam hakikaten Rumi'ydi yahu!
Sayfa 298Kitabı okudu
Yazarın en kötü kitabı bu.