Kaç yalnızlığına dostum: Her yerini zehirli sinekler ısırmış. Havanın sert, sağlam olduğu bir yer bul kendine!
Yalnızlığına kaç! Sen küçük ve zavallı kişilerle çok iç içe yaşadın. Onların görünmez intikamlarından kaç! Onlar için bir intikamdan başka bir şey değilsin.
Kovmak üzere elini kaldırma artık! Sayıları bilinmez. Senin kaderin, sinek kovalamak değil.
Sayısı oldukça fazla küçük zavallılar, kaç mağrur yapıya yıkım getirmiştir yağmur damlacıkları, ayrık otları.
Taş değilsin, fakat sayısız damlacıklar şimdiden oymuşlar seni. Sayısız damlalarla yarılıp parçalanacaksın daha.
Görüyorum ki sinekler yiyip bitirmiş seni; görüyorum ki kanlar akıyor deşilmiş yerlerinden ve gururun öfkelenmek dahi istemiyor.
Senden kan isterler, saf bir şekilde; kan ister kansızlıkları, sokaklar bundan dolayı masumdur.
Ama sen, ey derin kişi. Önemsiz yaraların acısını bile duyarsın. Daha sen iyileşmeden, aynı zehirli solucan elinin üzerinde yürümektedir.
Bu doymak bilmezleri öldüremeyecek kadar gururlusun sen. Ama sakın, onların olanca zehirli haksızlıklarına göğüs germek alın yazın olmasın!
Onlar çevrende övgüleriyle dahi vızıldar: Sadece yılışmaktır övgüleri onların. Onlar senin derine ve kanına yakın olmak isterler.
Hayat tecrübelerimle şu yargıya vardım ki, başkalarıyla benim aramda korkunç bir uçurum var, anladım, elden geldiğince susmam gerek, elden geldiğince düşüncelerimi kendime saklamalıyım.
Sonra bir alim, konuşmaktan söz et, dedi. O da yanıtladı ve şöyle dedi: Düşüncelerinizle barışık olmadığınız zaman konuşursunuz...
Yüreğinizin yalnızlığında barınamaz olunca da dudaklarınızda yaşarsınız; bir oyalanma ve eğlence olur ses.
Konuştuklarınızın çoğunda, düşünce yarı yarıya katledilir. Çünkü enginlerin kuşudur düşünce, kelimelerin kafesinde kanatlarını açsa da uçamaz.
Aranızda yalnız kalmak korkusuyla konuşkan insanları arayanlar var. Yalnızlığın sessizliği kendi çıplak özlerini gösterir onlara, bundan kaçarlar.
Konuşanlar var, konuşup, bilmeden ve öngörmeden kendilerinin de kavrayamadığı bir hakikati ortaya çıkaranlar.
Bir de hakikati içlerinde taşıyıp da kelimelere dökmeyenler var.
Onlar sizin sayenizde gelir ama sizden değildir. Sizinle birlikte olsalar da size ait değildir. Onlara sevginizi verebilirsiniz ama düşüncelerinizi değil... Zira kendi düşünceleri vardır onların.