Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kadir Karaaslan

Kadir Karaaslan
@Krsln47
Sw
lisans
Moriá
19 okur puanı
Temmuz 2020 tarihinde katıldı
"Gayrı eşkiyaya çıkar adımız, Kaçakçıya, Soyguncuya, Hayına"
Bir anekdot anlatmak istiyorum size: Birgün Diyarbakır- Bingöl istikametinde yol alıyordum -o istikamette polis, jandarma kontrol noktası çok fazla var, onu daha sonra konusacaz.- nedense herkesin içinde beni arama yaptılar bunu da kimliğime baktıktan sonra yaptı. Görevliler cebimde tabakamdan dökülen tütün kırıntısı (tabakam eski olduğu için) buldular, bulurbulmaz beni ters kelepçemedikleri kalmıştı: valizimi boşaltıp içine baktılar. beni sorguya çektiler; nerden getirdiğimi, nereye götürdüğümu diye sert sorular sordular. Bende,cebimdeki sadece tütün kırıntısı olduğunu ve tabakamdam döküldüğünü heyecanlı bir şekilde anlatmaya çalışıyordum. Bu çekiştirme ve soru bir süre devam ettikten sonra, aksanindan belli doğulu bir asker kardeşimizin, "komutanım bu sadece tütün" demesiyle, herkes beni bırakıp tütünü koydukları masaya yönelmesiyle bende biraz rahatlamıştım. En son benim öğrenci olduğumu anlayıp beni tekrar otobüsüme geri gönderdiler. Doğulu dediğimiz asker kardeşimize, annemin evde yolda yemem için i yaptığı çöreklerden ikram ettim ama komutanın gözlerine baktı, onay almasa gerek, redderek bana otobüsüme kadar eşlik etti. Demem o ki; illegal işi yapan dışarda gezerken mahsumlari aranıyor, yargılanıyor, bir güç göstergesi yapılıyor, algı yaratılıyor...
Reklam
Shakespeare- Yanlışlar Komedyası
Ah tanrılar da acısaydı keşke, bize acımasız davrandılar diye onlardan söz etmeseydim.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Gayrı eşkiyaya çıkar adımız, Kaçakçıya, Soyguncuya,Hayına" Bir anekdot anlatmak istiyorum size: Birgün Diyarbakır- Bingöl istikametinde yol alıyordum- o istikamette polis,jandarma kontrol noktası çok fazla var, onu daha sonra konusacaz.- nedense herkesin içinde beni arama yaptılar bunu da kimliğime baktıktan sonra yaptı. Ekipler cebimde tabakamdan dökülen tütün kırıntısı (tabakam eski olduğu için) buldular, bulurbulmaz beni ters kelepçemedikleri kalmıştı: valizimi boşaltıp içine baktılar. beni sorguya çektiler; nerden getirdiğimi, nereye götürdüğümu diye sert sorular sordular. Bende,cebimdeki sadece tütün kırıntısı olduğunu ve tabakamdam döküldüğünü heyecanlı bir şekilde anlatmaya çalışıyordum. Bu cekistirme ve soru bir süre devam ettikten sonra, aksanindan belli doğulu bir asker kardeşimizin, "komutanım bu sadece tütün" demesiyle, herkes beni bırakıp tütünü koydukları masaya yönelmesiyle bende biraz rahatlamıştım. En son benim öğrenci olduğumu anlayıp beni tekrar otobüsüme geri gönderdiler. Demem o ki ; illegal işi yapan dışarda gezerken mahsumlari aranıyor, yargılanıyor, bir güç göstergesi yapılıyor, algı yaratılıyor...
Bazen boyutsuz bir düzlem, sonsuz bir müddet, sorunlu bir evrende öylece oyalanıyoruz.
Reklam
Dostoyevski "İNSANCIKLAR" adlı kitabında: "çok tuhaftı, ağlayamadim. Ama ruhum paramparça olmuştu." Dediği yerdeyim..
'Geciken açıklamak zorunda kalır, yetişen keyfini sürer.' Makine insana hayatın hızına yetişmesi için söylenen ilk öğreti bu. Ve sırf bu yüzden, her gün yeniden saatlerle uzlaştığını sanıyordu. Bir gün aynaya ve takvime dikkatli baktığında zamanın onunla uzlaşmadığını gördü. Ve özgürleştiği günden beri sadece gecenin ve gündüzün bilgisi ona yetiyor. İnsanlar fırsatlarını kendileri yaratır. Bazen vazgeçerek, bazen devam ederek. Bazen bir vapuru kaçırarak, bazen istasyonu çoktan terk etmiş bir treni yakalayarak... Şimdi kaçırsa da yetişse de mutlu. Çünkü ikisi de kendi tercihi...
İşler atom reaktörleri işler Yapma aylar geçer güneş doğarken ve güneş doğarken köylü aile, erkek, kadın eşek ve karasaban Saban koşulu eşekle kadın Toprağı sürerler toprak bir avuç
Pirtûkên dîrokê nanivîsin ku em ber bi wê ve diçin!
Çıkarsın bir dağ başına, Bir ağaç bulursun Tellersin pullarsın Gelin eylersin. Bir de bulutları görürsün Köpürmüş gelen bulutları Başka ne gelir elden? Çın çın ötüyor yüreğimin kökünde şu dünyanın ıssızlığı Tanrı kimsenin başına vermesin böyle bir yanlızlığı! #YasarKemal
Reklam
"Ve dağa bir gerdanlık olan şehir Telkâri üslûbunu unutmadan Şerh düşüyordu yaşananlara Çünkü o bir hâtıraydı Gülistan'da.." - Ahmet Telli, Mardin
"Kavranamaz" olanı kavrıyabileceğimizi sanmamalıyız, karşılaştırılamaz olanı karşılaştırmamalıyız; tartışmamalıyız çünkü tartışan kişi tüm bu korkunç olayların gerçekliğini kabullendiğinde bile, onları bir iletişimin nesnesi haline getirir ve karşısında ancak dehşet,utanç ve suçluluk duygularıyla susulacak bir şey olarak algılanamaz. Yalnızca dehşet utanç ve suçluluk duyarak susmalı mıyız? Nereye kadar?
Sevgili Dost, Kim kazandı? Atom bombasını Hiroşima’ya atan mı? Everest’in tepesine ilk kez varan mı? Doksanıncı dakikada maçı alan mı? Diriler mi, ölüler mi? Çobanlar mı, sürüler mi? Efendiler mi, köleler mi? Kim kazandı? Sevgili Dost, Herkes kaybetti. Ölüm kazandı. A. Ural