Bilmem nasıl başlamalı?
Ne demeli,
Nasıl etmeli, Gulasor?
.
.
.
Sana diyeceğim şu ki:
Sen olmasan da, olur.
Ama,
Olmanı istiyorum Gulasor!
Hasan Hakkı Erdoğan
Sosyal medya, kitap uygulaması gibi birçok platformda lanetleyerek, zikirler çekerek İsrail'i yıkmaya çalışan büyük bir lobi var. İyi ki diyorum kurtuluş savaşı dönemine denk gelmemişsiniz. Anadolu halkının, milli mücadele için verdiği emek, hırs ve cesaretin bugün olduğu gibi sosyal medya üzerinden yapıldığını düşünsenize? Ayrıca şu içi bomboş olan müslüman kardeşliği kavramı ile kendinizi avutmayı ve Arap seviciliğini acaba ne zaman bırakacaksınız? Umarım inandığınız soyut varlık sizin bu sosyal medya üzerindeki yalvarışlarınızı, yakarışlarınızı görür de o masum çocukların hatrına bu savaş son bulur ama maalesef tarih tekerrürden ibaret ve ben hiçbir zaman lanetlenerek bir ülkenin, insanın ya da bir güruhun yıkıldığını, battığı görmedim.
Okuma yazma bilmeyen bir halkın önüne sandık koymak cinayettir. Kurtuluş savaşı sandıktan çıkmadı. Eğer sandık koysaydınız, padişahın adamları çıkardı.
Kimse temizim demesin, kimse
Bütün bir ülke odun taşıdı Behçet'in yangınına...
Onlar, secdesi küf kıblesi korku olanlar
Onlar birgün ölüm menevişlenince içlerinde
Tütmez mi kirpiklerinde "dumanı lekesiz biri"?..
Yarın karınıza, kızınıza musallat olup, canınıza kast edecek arap süprüntülerinin kendi ülkelerinin bayrağı ile Türkiye'deki seçim sonucunu kutlayıp konvoy yapmaları, insanın ağırına gidiyor.
Bu dünya öküzün boynuzunda değil,
bu dünya ellerinizin üstünde duruyor.
Ve insanlar, ah, benim insanlarım,
yalanla besliyorlar sizi,
halbuki açsınız,
etle, ekmekle beslenmeye muhtaçsınız.
Gördüm babaların ağlamasını,
Anaların ağlaması bir başka,
Anaların ağlaması bir ayrı,
Anaların ağlaması bir beter;
dövülen döş, yolunan saç, kan damlayan bir çığlık;
ağustosta çam ormanı yangını...
Hasan Hüseyin Korkmazgil
Annelerin ağlamayacağını günleri diler, tüm annelerin ve anne adaylarının anneler gününü kutlarım.
Bir yangın ormanından püskürmüş genç fidanlardı,
Güneşten ışık yontarlardı, sert adamlardı.
Hoyrattı gülüşleri, aydınlığı çalkalardı.
Gittiler akşam olmadan, ortalık karardı.
Mevsim ilkbahar sıcak bir yaz olsa da
gece gündüz farketmez ben her zaman hazırım
adımın yazıldığı taş bile yıkılsa da
kalmamış da olsa şu dünyada mezarım
hatırlayıp tek canlı gelmese başucuma
o müjdeyi ben doğadan alacağım
nasırlı ellerce yaratılan o görkemli bayrama
hiç kimse farketmeden ben de katılacağım.
Mustafa ÖZENÇ