İnsan kendi yerine yaşar, kendi yerine ölür oğlum. Yüzünü kalbine dön. Yalancı bir peygambere inanmaktan daha kötüsü, bir peygambere yalandan inanmaktır…
Yazarın Man Brooker ödülü aldığını görünce büyük bir beklentiyle başladım bu kitaba fakat beklentimin çok çok altında kaldı. Kitap Hint kültüründen bir ailenin yasak aşkla gelen çöküşünü anlatıyor diyebiliriz. Yazarın enteresan ve alışılagelmedik bir kalemi olduğu için olayda bir bütünlük yok, kafa karıştırıcı çok fazla detay içeriyor bu yüzden de pek akıp gitmiyor bana göre. Eserin evrenselliği olmadığını düşünüyorum bir Türk insanı için anlamsız kalıyor bu yüzden. Hindistan insanıyla çok farklı kültürel ve hiyerarşik problemlere sahibiz bu yüzden eser aidiyet hissi vermiyor insana. Betimlemeler, benzetmeler bir şey ifade etmiyor ve bayağı kalıyor cümleler. Bunlar benim şahsi düşüncelerim umarım çok fazla önyargı oluşturmamışımdır herkese iyi okumalar..
Yaptığınız yorum pek de yorumuma katılmayan birinin yaptığı nazikçe yazılmış bir yorum değildi. Zira gönderime yorum yapmış başka bir okuyucunun daha yazdıklarına vermiş olduğunuz cevap da ortada. İnsanların aptal olduğunu ima etmek, pek de kibarlık kelimesinin anlamıyla örtüşmüyor sanki :) Yoksa ben fikirlerinize ve eleştirilerinize her zaman açığım. Ben teşekkür ederim
İnsan ilişkide kendi kişisel özellik ve farklarını
beğenip onaylayacak, fark edecek, taktir edecek, hayranlık duyacak birinin varlığını ister... Bu çok temel bir ihtiyaçtır.
Ondaki güzellikleri anlayamayan, göremeyen birisi ile ilişki istemez, çünkü ilişki amacına ulaşmamış olur..