Kahvecioğlu

Kahvecioğlu
@Kurtoglu
Baş eğmedik edâniye ikbâl ü câh için; Mâziye, ırka, sancağadır iftihârımız
Müşteri Hizmetleri
Lise
Tekirdağ
Tekirdağ, 20 July
2 reader point
Joined on March 2018
Kahvecioğlu tekrar paylaştı.
Hiç çocuk olmamış gibi yüzün. Birisi uzun süre gözlerine bakacak diye korkuyorsun çünkü bakarlarsa ağlarsın, anlarlar içindeki eksikliği, biliyorsun. Kandırmışlar masum duygularını. Büyüdükçe ulaşacaksın çocukluğuna demişler sanki. İçten içe inanmışsın, umutlarla doldurmuşsun kendini. Kaç yaşına gelirsen gel yalan olduğunu söyleyememişsin kendine,
Reklam
Kadın ile Erkeğin Destanı
"Bir erkek, bir kadını seviyordu ve onu görmek için çok aceleci davranıyordu. Kadının, duvarları yeşil renkli ve temeli sağlam olan evi Dicle Nehri'nin karşı kıyısındaydı. Erkeğin, altın işlemeli, bahçeli ve çatısı lale bahçesi gibi olan evi ise Dicle Nehri'nin diğer kıyısındaydı. Erkek, Dicle'nin diğer kıyısında kaldıysa da kadına olan aşkı, onun aklını başından almıştı. Erkeğin gönlü, aşk hevesine kapıldıkça Dicle'ye girip karşı kıyıya geçerdi. Bir gün kadına, "Bugün gözünde bir leke gördüm, bu leke dün gözünde yoktu." dedi. Bunun üzerine kadın, "Bundan sonra karşı kıyıya geçmek için Dicle'ye girme ve ömrünün boynunu vurma!" şeklinde karşılık verdi. Erkek de, "Ben on senedir bu ırmağı geçiyorum ve Dicle'yi bir damla su gibi içiyorum. Ben bir manda gibi her gün suya giriyorken, şimdi neden 'artık girme' diyorsun?" Kadın da, "Ey canım, bu leke benim gözümde on senedir mevcut. Dicle'ye hiç çekinmeden giren ve baktığı zaman gözümdeki lekeyi görmeyen şey aşk idi. Madem aşkın bitti, Dicle'ye bir adım atarsan boğuluverirsin." O adam ne yazık ki bu sırrı kavrayamadı ve ırmağa girip boğuldu. İnsan, aşk evine aklı ile girmez, sevdiğinin kusurlarını görmez." Ferîdüddin Attâr'ın (1145-1220) Mantıku't-Tayr (Kuşların Dili) isimli eserinde yer alan Dâstan-ı Merd ü Zen (Kadın ile Erkeğin Destanı) bölümünden alıntıdır. (Sayfa 18, 19, 20)
24 Haziran
Hükümetlerin topluma değil, toplumun hükümetlere hükmettiği bir düzen diliyorum. Devletin başına atacağımız kişinin bize "amir" değil, "memur" olduğunu hiçbir zaman unutmayın. Siyaset toplumsal bir kurumdur. Toplumun tüm kesimlerini ilgilendirir. Sadece seçimlerden seçime hükümetlere hükmedemeyiz. Her daim siyasetin bir köşesinde olun. Ve yarın nee istediğinizi bilerek oyunuzu kullanın.

Reader Follow Recommendations

See All
Kahvecioğlu tekrar paylaştı.
Usta bir ressamın öğrencisi eğitimini tamamlamış. Büyük usta, öğrencisini uğurlamış. Çırağına " Yaptığın son resmi, şehrin en kalabalık meydanına koyar mısın?" demiş. "Resmin yanına bir de kırmızı kalem bırak. İnsanlara, resmin beğenmedikleri yerlerine bir çarpı koymalarını rica eden bir yazı iliştirmeyi de unutma." diye ilave etmiş. Öğrenci, birkaç gün sonra resme bakmaya gitmiş. Resmin çarpılar içinde olduğunu görmüş. Üzüntüyle ustasının yanına dönmüş. Usta ressam, üzülmeden yeniden resme devam etmesini tavsiye etmiş. Öğrenci resmi yeniden yapmış. Usta, yine resmi şehrin en kalabalık meydanına bırakmasını istemiş. Fakat bu kez yanına bir palet dolusu çeşitli renklerde boya ile birkaç fırça koymasını söylemiş. Yanına da, insanlardan beğenmedikleri yerleri düzeltmesini rica eden bir yazı bırakmasını önermiş. Öğrenci denileni yapmış. Birkaç gün sonra bakmış ki, resmine hiç dokunulmamış. Sevinçle ustasına koşmuş. Usta ressam şöyle demiş: "İlkinde, insanlara fırsat verildiğinde ne kadar acımasız bir eleştiri sağanağı ile karşılaşılabileceğini gördün. Hayatında resim yapmamış insanlar dahi gelip senin resmini karaladı. İkincisinde, onlardan müspet, yapıcı, olumlu olmalarını istedin. Yapıcı olmak eğitim gerektirir. Hiç kimse bilmediği bir konuyu düzeltmeye cesaret edemedi." - Emeğinin karşılığını, ne yaptığını bilmeyen insanlardan alamazsın. - Değer bilmeyenlere sakın emeğini sunma. - Asla bilmeyenle tartışma.
Kahvecioğlu tekrar paylaştı.
Talebe hakikatler peşinde koşmayı meslek edinen insandır, gayesi manevî olgunlaşma olan bir mesleğin insanıdır, okulların diploma müşterisi ve istikbalin mevki dilencisi değildir. Çocukluk mesleğini hakkıyla başarmış, talebelik mesleğine siyasi maksatlı dernekcilik, sporculuk, izcilik, rozetcilik, reklamcılık gibi çok küçük meslekleri bulaştırmayan şerefli insandır. Talebenin davranışları öyle olmalıdır ki, mabede olduğu gibi esnafla temasında da büyük ruhî varlığını hissettirsin ve her yerde kendisine ve mesleğine karşı hürmet uyandırsın. TALEBE, HALKIN HER GİRDİĞİ YERE GİRMEZ, HALK GİBİ KONUŞMAZ, AVARE İNSANLAR GİBİ YÜRÜMEZ. BÜTÜN MEKTEP GENÇLİĞİNE DİYORUMKİ; SİZ BÜYÜK ADAMLARSINIZ, HALKA KARIŞMAK SİZE YAKIŞMAZ! SİZ HALKIN ÖNÜNDE YÜRÜYECEKSİNİZ!
Reklam
Kahvecioğlu tekrar paylaştı.
İlkokul çocuğu bilgin adayı değil, olgun insan, ahlâklı insan adayıdır. İlköğretimin gayesi öğrencilerin zihnini gerekli gereksiz bilgilerle doldurulmak değil, kalplerini terbiye etmektir. İlkokuldaki kalp terbiyesinin yerini ortaöğretimde akıl terbiyesi alacaktır. Yüksek öğretim ise ihtisas alanıdır. -Nurettin Topçu-
Kahvecioğlu tekrar paylaştı.
Subay hiç yorulmadan altı saatlik talimini yaptırırsa, öğretmen bıkmadan öğreticilik işini yaparsa, memur sinirlenmeden halka kolaylık göstermeye devam ederse, doktor her şeyden önce yurttaşlarının sağlığı ile ilgili olursa, öğrenci her şeyden önce dersini bellemeye çalışırsa ve bütün görevlerle rütbeler arasında ne caka, ne gösteriş, ne dalkavukluk, ne de ilgisizlik olmadan bir ahenk kurulursa, aşağıdakiler yukarının buyruğunu ukalalık saymaz, yukarıdakiler de aşağının doğru ihtarlarına kızmazlarsa, bütün karşılıklı işlerde, görüşme ve konuşmalarda ne ikiyüzlülüğe kaçan nezaket, ne de kabalığa kaçan sertlik bulunmazsa, görevin bizden istediği şey yapılmış olur.
Sayfa 34 - Ötüken Neşriyat, 13. BasımKitabı okudu
39 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.