Kendini boşa harcamış olur insan
Dilediğini erer de sevinç duymazsa.
Yıktığın hayat kendininki olsun daha iyi,
Yıkmakla kazandığın şey kuşkulu bir mutluluksa.
Korkudan yediğim lokma boğazımdan gitmeyecekse,
Her gece korkunç rüyalar saracaksa uykularımı
Varsın her şey çığırından çıksın,
Bu dünya da yıkılsın öteki dünya da,
İnsanı rahat nefes aldırmayan kuruntularla
Beynimizi bir işkence masasına çevirmektense
Ölüp rahat etmek daha iyi,
Rahat etmek için öldürdüklerimizle.
"Keşke hep böyle uzakta, bu kadar yalnız, kendisi olarak ve her şeyden uzak bilseydim"... O zaman bütün vicdan azaplarından, içini burgu gibi delen bir yığın hatıradan kırtulacaktı.
Nevroza yani acı çekmeye yaklaşımlar arasında iki önemli ayrım vardır:
1. Acı; var olan düzenin, yaşamın sürdürülmesini engeldir ve ortadan kaldırılması gerekir
2. Acının varlığı, var olan yapının aksadığını gösterir ve üzerine gidildiği takdirde, yeni bir düzenin, yaşamın yaratılmasına giden yolun başlangıcıdır.
Bir tek kusurla damgalandı mı insan
Başka değerleriyle bir melek olsa,
Bir insanın olabileceği kadar büyük olsa,
Yalnız o kusurundan ötürü
Düşer insanların gözünden.
Bir damla kötülük en soylu varlığı
Lekeler ve yıkar bile bazen
Kanı kaynadığı yaşta insanın,
Yürek ne yeminler ettirir dile, bilirim.
Bu alevler, kızım,çok parlar az ısıtır;
Daha tutuşurken sönüverir:
Ne parıltıları kalır ne sıcaklıkları.
Tatlı dillerine fazla saflıkla inanırsan
Kaptırırsan yüreğini, açarsan temiz koynunu
Taşkın heveslerine. Ophelia koru kendini.
(...)
Ölçülü kal sevdiğinde, kaptırma kendini
Arzunun belalı akışına
Hamlet'e boş övgülerine gelince...
Bir oyun, bir gençlik hevesi say bunları
Bir menekşedir açmış erkenden, bahar günü,
Açmış ama sürmez; tatlıdır ama solar gider,
Bir anlık güzel bir koku, hepsi o kadar.
Aziz Nesin, Türk aydınlarının onuruydu, Türk aydınlarının şanıydı bence. Çünkü Hepimizin düşündüğünü ama dile getirmekten çekindiğini ancak o söylerdi hiç korkmadan, açıkça.