Hikaye bir adam kralın kapısını çalmasıyla bana bir tekne ver demesiyle başlıyor. Kralın evinin daha bir sürü kapısı var ama oda adamın çaldığı kapı dilekler kapısıymış,adam kralın kapısında üç gün beklemiş beni huzurunda eninde sonunda çağıracak diye,bilinmeyen adayı keşfe gidecekmiş adam, tabii ki bu keşif aslında kendi benliğidir adam kendinin farkında değilmiş,sonra bir temizlikçi var sarayın temizlikçisi kadın oda saraydan bıkmıştır, aslında oda benliğini arıyor ama kendi benliğini değildir, Bilinmeyen adamın benliğidir, O da şu alıntı da anlaşılacağı üzere,
"Kralın âlimi boş vakitlerinde yanı başıma oturur ve uşakların çoraplarını yamamamı seyreder, bazen de felsefe yapmaya başlar ve her erkeğin bir ada gibi olduğunu söylerdi, bense kadın olduğumdan hiç üstüme alınmaz, âlimin bu laflarına hiç önem vermezdim, sen bu konuda ne düşünüyorsun, "
gerisini anlatmayım bende en iyisi çünkü bu kitap yarım gibi geldi bana ya da ben öyle hissettim bilemedim, bu hikayeden ne çıkardım söyleyim sizlere insan sabretmeyi bilmeli, kendini tanımayan başkasını keşfedemez, Birde gözünün önündekileri görmek,sanki her şey kapalı kapkaranlık farkında değilsindir ışığı bilinmeyen adaları.
Neden puan kırdığım gelince, yazar bildiğimiz hikayeden yola çıkmış aslında, kadın ve erkek ilişkileri bana öyle geldi. Kadere bağlamış birde,yazım tekniği ve resimler hoşuma gitti görsellik açısından. Zaten yazarın tarzı sadece nokta ve virgül kullanıyormuş,ilginç geldi. Onun dışında bana hitap etmedi yazar. Sadece bu kitabına bakarak yazarı göz ardı etmeyeceğim diğer kitaplarına bakacağım. Keyifli okumalar. :)