g.

g.
@Lebensmudee
Lisans 5/5
2001
377 reader point
Joined on August 2021
Yardım Dileme ve Medet Umma Şirki
''Sadece ve sadece Allah'ın güç yetirebileceği bir konuda mahlûktan yardım ve medet istemek de kişiyi dinden çıkaran şirk amellerindendir. Kişinin yardım dilemesi ve medet beklemesi ibâdet niteliği taşıyan bir eylemdir. İbadeti ise Allah'tan başkasına sarf etmek şirktir.''
Reklam
Eğer onlar (peygamberler) dahi şirk koşsalardı, yaptıkları her amel boşa giderdi." (En'am Sûresi, 88)
Soruyorum şimdi: Acaba "Yola çıkmadan bizim oradaki türbeye gidip ondan yol izni aldım!" diyen bir kimse ile şu anlatılan Mekkeli müşrikler arasında ne gibi bir fark vardır? Mantık aynı değil mi? Bakış açısı aynı değil mi? İnanç aynı değil mi? İşte bu tür şeyler putperest ve İslam'ı baltalamak isteyen insanların, saf ve masumane görünümlü bir takım şekillerle dinimize katmış olduğu bâtıl inançlardandır. Onlar bunu yaparken elbette ki türbede yatan zatın Allah katında çok muhterem ve değerli olduğunu, Allah'ın ona tasarruf yetkisi verdiğini, dilediği şekilde dilediğini yapmasına müsaade ettiğini söyleyeceklerdi. Aksi halde insanlar inanır mıydı?

Reader Follow Recommendations

See All
Allah Teâlâ'nın bir ameli kabul etmesi için iki şart vardır: 1) Allah için halis bir niyetle yapılması. 2) Şeriata/Peygamber Efendimizin yoluna uygun olması. İşlenen bir amel, her ne zaman bu iki şarttan birisinden yok- sun olursa Allah onu asla kabul etmeyecektir. Yani bir amel eğer iyi bir niyetle yapılır, ama şeriata ve Peygamber Efendimizin yo- luna uygun olmazsa Allah onu kabul etmeyecektir. Aynı şekilde yapılan bir amel Peygamber Efendimizin yoluna uygun olur, ama iyi bir niyetle yapılmazsa Allah onu da kabul etmeyecektir. Bu, tüm İslam âlimlerinin üzerinde ittifak ettiği bir husustur. Örneğin büyük tefsir âlimi İbn Kesir, Bakara suresinin 112. âyetini tefsir ederken şöyle der: "Bir amelin makbul olması için iki şartı vardır. Birincisi: yalnız Allah için yapılmış olması (iyi niyet), ikincisi: Şeriata (Peygamber Efendimizin yoluna) uygun olması. Bir amel her ne zaman Allah için yapılır, ama şeriata uygun olmazsa (Allah katında) kabul edilmez."
''Eğer 'demokrasi' denilen ve insanın hiçbir İlâhi kâide ve kurala bağlı kalmadan kendi kendisini yönetme şekli olarak tarif edilen idare biçimi Allah tarafından gelmemiş ve bizlere emre dilmemişse, o zaman onun adı nedir? 'Bâtıl' değil midir? Peki, batıl olan bir sistemle 'Ben Müslümanım' diyen birisinin ne işi olabilir? Unutma ki, bâtıl üzerine bina edilen her şey bâtıldır ve bir Müslüman tarafından kabul edilmemelidir. Demokrasi veya bir benzeri sistemi desteklerken hep şu soruyu sor kendine: "Acaba yaptığım bu iş hak değil de bâtil ise ben bu işin hesabını Rabbime nasıl vereceğim?" Evet, Allah için bunu bir düşün. Demokrasinin batılığını ispat etmeye veya bunun bir Müslüman için ideal bir idare tarzı olmadığı kanıtlamaya aslında çok fazla delile gerek yok. Bir insan bu meseleyi ele alırken sadece "Bu hak mıdır, Allah'tan gelmiş bir şey midir?" sorusunu soruverse, mesele bitecek ve bunun bâtıl olduğu ortaya çıkacaktır. Ama maalesef insanların gözleri öylesine perdelenmiş, haktan ve hakikatten öylesine uzaklaşmışlar ki, bu çok basit ve kolay soruyu bile soramaz olmuşlar.''
Reklam
Reklam
526 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.