SİYASET ve DİN
“Her devrin hakim düşünceleri o dönemin egemen sınıflarının düşünceleridir “der Marx.
Bir Toplumun iktisadi alt yapısı ( maddi üretim ilişkileri) aynı zamanda kamusal söylemi, din , sanat , felsefe ,eğitim ,hukuk gibi kültürel üst yapısını da üretir .Dinin Türkiye’de özellikle sol kesimin aleyhine yönelik propaganda ve ajitasyon aracı yapılması ancak bununla izah edilebilir .Türkiye sosyokültürel anlamda muhafazakar feodal moral değerleri ağır basan bir yapıya sahiptir. Bu bağlamda din Türkiye’nin konjonktürüne uygun,kitlelere politik emellerin önemli bir taşıyıcısı ve çimentosudur.
Dini öğretilerin çözüldüğü ,kamusal alandan bertaraf edildiği batılı modern toplumlarda ise din yerini ;sanat felsefe , eğitim, vb.kurumlara ,subjektif tarih anlatılarına bırakmıştır. Örneğin:diyalektik düşünce tarzının yerine, yapı sökümcü postmodern felsefe ve düşünce yönteminin , Batı’da ki akademik kürsüleri istila etmesinin nedeni ve sınıf siyasetinin yerine ikame edilen kimlik siyasetinin(feminizm, LGBT, ekolojik hareketler vb.)liberal neo liberal çevrelerce desteklenmesinin nedeni de budur ve Sorosçuluk bunun praksisidir.