Leyla

İnsan," diye yazmıştı Thoreau Walden'da, "hayallerine doğru yürüdüğü ve hayalindeki hayatı yaşamak için çaba gösterdiği takdirde gündelik hayatın akışı içinde aklına dahi gelmeyecek başarıya ulaşacaktır." Aynı zamanda bu başarının, yalnız kalmanın bir ürünü olduğunu gözlemlemişti. "Kendime yalnızlıktan daha iyi bir dost bulamadım."
Sayfa 124Kitabı okudu
Reklam
Oysa başarı ölçülebilecek bir şey, hayat kazanılacak bir yarış değildir.
Sayfa 110Kitabı okudu

Reader Follow Recommendations

See All
Ne fark ederdi ki zaten? Herkes ölüyordu nasıl olsa; iyisi de kötüsü de, güçlüsü de zayıfı da, hayata dört elle sarılanı da yaşamı aşağılayanı da... Herkes göçüp gidiyordu. Her şey göçüp gidiyordu.
Her olgu, her insan daima en yanıp tutuştuğu anda tanınır. Çünkü bütün ruh kandan, bütün fikirler tutkudan, bütün tutkular coşkudan doğar.
Sayfa 181 - Karmaşık duygularKitabı okudu
Reklam
Yaşamış olduğu ne varsa, sevdiği ne varsa bu ağır ağır tükenen alevde sönüp gidiyor, kömürleşip dağılarak bir umursamazlık çamuruna düşmeden önce için için yanarak kararıyordu. O böyle uzanmış hararetle hayatını düşünürken bir şeyler oluyordu, hafiften hissediyordu bunu, bir şeyler oluyordu. Bir şeyler bitiyordu. Neydi bu? Kendini dikkatle dinledi, içine kulak verdi. Ve yavaş yavaş yüreğinin ölümü başladı.
Sayfa 153 - Bir yüreğin çöküşüKitabı okudu
Kendinde olup biteni fark etmek demek, artık kendini savunmaya geçmek demektir ve çoğunlukla boşa giden bir çabadır bu.
Sayfa 131 - Bir yüreğin çöküşüKitabı okudu
Ne yazık! Dünyada sadece tek bir varlığı sevmek, onu bütün kalbiyle sevmek ve karşınızda durup size bakar, cevap verir, konuşurken, sizi tanımadığını fark etmek! Sadece onun tesellisine ihtiyaç duymak ve bunu yapması gerektiğinden habersiz olan tek kişi olduğunu anlamak!
İnsan içinde bulunduğu umutsuz koşullarda bazen bir zinciri bir saç teliyle koparabileceğini sanır.
İnceliğin aklının kınadığı şeyi savunmasın...
Reklam
Onların tavsiyelerinden ya da konuşmalarından yardım alamayacağını biliyordu; sevecenlikleri ve hüzünleri onun sıkıntısını arttıracaktı; üstelik sakinliği onların ne örneğinden ne de övgüsünden cesaret alacaktı. O kendi başına daha güçlüydü; kendi sağduyusu onu öyle iyi ayakta tutuyordu ki, acıları ne denli şiddetli ve ne denli tazeyse kararlılığı o denli sarsılmaz, neşeli görünümü o denli değişmezdi.
Sayfa 147 - Elinor DashwoodKitabı okudu