...Efruz...

Aşırı fiziksel efor sarf etmek düşünmeme fırsat vermiyor, bedenimi sürekli hareket ettirmek günlük hayatın detaylarına odaklanmamı kolaylaştırıyordu. Hayallere dalmak yasaktı. Yaptığım işe konsantre olmak için elimden gelenin en iyisini yapmaya çalıştım. Yüzümü yıkarken, yıkamayı düşündüm; müzik dinlerken, tek odağım müzikti. Hayatta kalmamın tek yolu buydu.
Sayfa 138Kitabı okudu
Reklam
Varoluş sadece rekabet içinde olan organizmaların genetik kodlarındaki bir savaş mıydı?
“Bilmin amacı, tıpkı sanatta olduğu gibi, ulaştığı kazanımları yüzeysel olarak değil, gerçek anlamlarıyla insanların bilinçlerine ulaştırabilmektir.”

Reader Follow Recommendations

See All
“Gelecek” denen yere âşık olmuş ve oraya gitmenin tek yolunun “bilim” olduğunu kavramıştı. Hayaller aslında birer haritaydı.
“Ekmek ölümsüzdür, iş de ölümsüzdür!”
Sayfa 133Kitabı okudu
Reklam
-Artık hiç düşmem büyükanne, diye cevap verdi bana. Düşmek nasıl oluyormuş anlamak istedim, şimdiye kadar hiç düşmedim de…
Sayfa 131Kitabı okudu
“Halk adına, zafer adına, insan için güzel olan her şey adına gidiyorum.” Maysalbek
“Aşka inanmıyorum,” der bazıları. Zaten aşkın da çok umrundaydı senin inanıp inanmaman. Pat diye geliverir öyle; destursuz, pervasız, cüretkâr.
Sayfa 113Kitabı okudu
Ufukta, zamanı durdurmuş ve kainat var oldukça bu büyüleyici manzarayı hep orada tutacakmış, o anda yaydığı huzurla yeryüzünü kuşatıp derin sessizliğinde yepyeni ve sakin bir hayatı az sonra başlatacakmış gibi öyle kendinden emin bir pembe çizgi.
Hem konuşmaya ne gerek vardı? İnsan her şeyi anlatamaz, zaten kelimeler de her şeyi anlatmaya yetmez…
Reklam
Yoksulluğumuz ölçüsünde mutlu, mutluluğumuz ölçüsünde yoksulduk, nasıl isterseniz öyle deyin.
En çok anlamak yoruyor bizi. Yaşamak düşünmemektir.
Sayfa 162Kitabı okudu
Yalnızlık umudumu kırıyor; yanımda birilerinin olması üzerime ağırlık yapıyor. Başkalarının varlığı düşüncelerimi dağıtıyor; o mevcudiyeti, bütün analitik dikkatimi kullansam da tanımlamakta âciz kaldığım, apayrı bir dargınlıkla tahayyül ediyorum.
Asla gerçekleşmiyoruz. Karşı karşıya duran iki uçurumuz biz — Cennet’i hayranlıkla izleyen bir kuyu.
Reklam
Sen arttık bu şarkıyı duyamasın. Su boyunca yüzüp gittin çocuğum. Kendi efsaneni de alıp götürdün.
Sayfa 161Kitabı okudu
İnsanlar niçin böyle yaşıyorlardı? Niçin bazıları iyi bazıları kötüydü? Niye bazıları mutlu,bazıları mutsuz?
Sayfa 128Kitabı okudu
Eğer yıldızlar insan olsa, gökyüzü onlara dar gelir sığmazlardı.
Bu dünyada hiçbirimiz gözyaşlarımızdan utanmamalıyız; çünkü katı kalplerimizi çölleştiren kumların üzerine dökülen yağmur gibidir gözlerimizin yaşı.
Sayfa 144 - OlympiaKitabı okudu
Reklam
Aşkın bir de böyle visal içinde hicran köşesi vardır ki, bunun erbabı biraz nadirce bulunur ise de, o erbab-ı nadiresi bunun zevkini dahi emsali pek nadir zevklerde bulunur.
Sayfa 103 - ÖzgürKitabı okudu
bu insanlar unutulmuşlar , çünkü mazlumdurlar , başaramamışlar ve yenilmişlerdir. Esaret de yıkılmışlıktır, esir insanın dili kilitli, elleri zincirlidir, ne anlatabilir ne de ahvalini yazabilir. Başaramamak benim yarama benzer, derindir, yaralıyı yavaş yavaş öldürür.
“Sahi bre Ali, yaşamamamız, ölmekten bu kadar korktuğumuz, yaşamak ne işe yarıyor? Uğruna bu kadar alçaldığımız, zulmettiğimiz, haram yendiğimiz, insan öldürdüğümüz yaşamak ne işe yarıyor?
SANATIN POLİTİK GÜCÜ
Antik Roma dünyasında, sanat ve politika birbiriyle yakın ilişki içindedir. Liderler, kendi siyasi gündemlerini halka duyurmak veya hem savaşta hem barışta kazandıkları başarıları ölümsüzleştirmek için sanatın güçlü bir araç olduğunun farkına varmışlardır. Meydanlardaki anıtlar, nesneler ve madeni paralar üzerine basılan rölyef ve motifler, tüm Roma İmparatorluğu'na yayılarak imparatorluğun tanıtımına hizmet eder ve bu nesneler daha sonra sanat eseri statüsüne yükseltilir.
Sayfa 67
" Kendimce çok sayıda insana düşüncelerimi aktarabilmek istiyorum. Bunu da en iyi bildiğim işe yoğunlaşarak yapıyorum. Bugün mesela, evet sadece bugün, otuz bin çocuk açlıktan ölecek. Yarın bir otuz bin daha. Bu ilginç gelmiyor insanlara ama futbol ilginç! Bugün dünya da elli milyon yetişkin insan çocuklarla seks yapmaya yeltenecek. Bu ilginç değil! Kirli hava, kirli su ve berbat edilmiş çevre de ilginç değil. Anca saç bakımı ilginç, ayakkabı ilginç, üç bin dolarlık saat ilginç!"
Kalk, iki gözüm iskeleye geldik. Günün birinde ya çıldıracağız, ya dünyaya hakim olacağız.
Reklam
Ne zaman ne olur asla bilinmezdi çünkü canlılar söz konusuysa olaylar bir şekilde hep farklı gelişirdi.
İşte bizde birdenbire beliriyoruz, çevremize bakıp bir şeyler tanıyoruz, daha tam anlamıyla ne olduğunu anlamadan da yok olup gidiyoruz. Zamanın büyük akıntısı, ırmağı içinde kimse bizi görmüyor. Durmadan yeniler geliyor, durmadan ve yok olup gidiyorlar. Bizim kader dediğimiz, aslında; bir minik köpük kabarcığınındalga üzerinde bir kez ortaya çıkıp ardından hemen yok olmasıdır. Ama işte o aradaki an yok mu? Bir saniyelik bir zaman gibi kısacık bir an. O an yaşanmaya ve değerlendirmeye layıktır.
Sayfa 319Kitabı okudu