Leyla Arslantaş

Leyla Arslantaş
@Leylifun
Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni, Editör
Lisans/Yüksek Lisans
29 reader point
Joined on December 2021
Doğu'nun Limanları
"Gelmemenin bir vakti yoktur. İnsan coşkuyla beklerken ne kadar zaman geçerse, o büyük günün yaklaştığına o kadar inanır."
Sayfa 166 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Denizdi bakan sabaha, yorgun, ağır, derin, kırışık, eskimesiz, çoğalmayan ve çoğaltmayan. O bile ölürdü ha? Sokuldum ısıyı oluşturan, dokunan, dokunabilmeyi bilmez ellerine. 'Acımasız olma bunca.' İşte, buzul çağının virüsü olmaya çoktan razıyım. Ya da ölüm mantıksa, o bile ölürse, biz neden yaşayalım? O bile ölüm öncesi ölüm bilincindeyse..."
Sayfa 80 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
"Dipnot: Öpmek de yazılamıyor ki, bağışla."
Sayfa 76 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu

Reader Follow Recommendations

See All
"Yorgunluğun, bıkmanın da kendine özgü, özgü, tadı, kokusu vardır. Yaşayamamak da yaşamaktır."
Sayfa 60 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Bir Tereddüdün Romanı
Hançeri elnde evirip çeviriyordu. Birkaç kere: "Entrero in un cuore!(Bir kalbe gireceğim!)", "Bir kalbe gireceğim!" diye tekrarladı. Sonra derin bir kederi cebri(zorlama) bir istihza içinde eritmeğe çalışarak: - Zavallı hançer, dedi, sen de ben de bir kalbe giremedik. Ah ne kadar korkağım, ne kadar alçağım."
Sayfa 180 - ÖtükenKitabı okudu
Reklam
Bir Tereddüdün Romanı
"Bu, nikbin devirlerin masalları gibi, kırk gün kırk gece süren düğünlerin sevinciyle bitmiyor. Biz onlardan çok uzağız. Onlar kadar sevmiyoruz, kendimizi vermiyoruz, şüphe ve tereddüt ediyoruz."
Sayfa 200 - ÖtükenKitabı okudu
Bir Tereddüdün Romanı
"Bazıları hayatlarının bir roman haline getirilmesini isterler; kendilerine fevkalâde görünen sergüzeştlerinin fazla beşerî olmaktan gelen adiliğini hissetmezler."
Sayfa 41 - ÖtükenKitabı okudu
Bir Tereddüdün Romanı
"Parlak bir güneş ortalığı kesiyordu ve düşündü ki ölüm güneşin negatifidir, onun için geceye benzetilir." ... " Ölüme ve güneşe, diyor, sabit bir gözle bakılmaz."
Sayfa 7 - ÖtükenKitabı okudu
Dokuzuncu Hariciye Koğuşu
"Beş dakika sonra hastahaneden çıkıyorum. Son not: Bu odada başkaları inleyecekler. Onları şimdiden gayet iyi tanıyorum. Üstümden çıkarıp yatağa attığım robdöşambr içinde, ebediyen aynı insan bulunacak:Hasta."
Sayfa 112 - ÖtükenKitabı okudu
Dokuzuncu Hariciye Koğuşu
"Kendimi, kitapların kahramanlarından daha mühim bulduğum için, okumakta sıkılıyorum. Istırabımın hodgâmlığı* mani oluyor." *Hodgâmlık: Bencillik, kendini beğenmişlik, egoistlik.
Sayfa 110 - ÖtükenKitabı okudu
Reklam
Palto
"...İşte bu şekilde St. Petersburg, Akaki Akakiyeviç'den mahrum kalmıştı ve sanki o hiç bu kentte yaşamamıştı. Hiç kimse tarafından korunup gözetilmemiş, kimsenin yakını sayılmamış, bir sineği bile iğneye tutturup mikroskopta incelemeden geçmeyen bir doğa bilgininin dahi ilgilenmediği bir varlık yitip gitmişti."
Sayfa 79 - Ren YayıneviKitabı okudu
Bir Delinin Hatıra Defteri
"Bugün bana ilahi bir ilham kaynağı gibi gözüken bir şey oldu. Nevski Caddesi'nde birbirleriyle konuşan iki köpek aklıma geldi. Harika, diye düşündüm, şimdi yapmam gereken şeyi çok net bir şekilde görüyorum. Bu iki saçma köpeğin birbirleriyle yaptıkları konuşmaları çözmeliyim. Bunu çözünce birçok şeyi algılamayı başaracağım."
Sayfa 20 - Ren YayıneviKitabı okudu
Babaya Mektup
"...Ama böylesi durumlar seyrek görülse de olağanüstüydü.Mesela eskiden sıcak yaz öğlenleri, yemekten sonra seni dükkânda,bir dirseğin tezgâha dayanmış,yorgun bir hâlde kestirirken gördüğümde ya da pazar günleri koşturmaktan bitkin bir hâlde yanımıza yazlığa geldiğinde ya da annemin ağır bir hastalığında kitaplığa tutunmuş sarsılarak ağladığında ya da benim son hastalığım sırasında sessizce Ottla'nın odasında yanıma geldiğinde,eşikte durup sadece boynunu uzattığında ve beni rahatsız etmemek için sadece elini sallayarak selamladığında.Böyle zamanlarda uzanır ve mutluluktan ağlardım,tıpkı bunları yazarken ağladığım gibi..."
Sayfa 27 - RenKitabı okudu
Babaya Mektup
"... Özellikle hatırlıyorum, çünkü onun hakkındaki ifadelerini o zaman şu düşünceyle kafama yazmıştım: "Babamın (hiç tanımadığı) bir arkadaşımla ilgili böyle konuşmasının tek nedeni onun "benim" arkadaşım olması..."
Sayfa 16 - Ren YayıneviKitabı okudu
"Kişi hayatındaki en önemli kişinin kendisi,en önemli tanıklığın da kendi tanıklığı olduğunu fark edemezse hiçbir zaman hayatla ilişkisini doğru kuramaz."
Sayfa 51 - Kronik YayıneviKitabı okudu
"Hüzün,kendi başına müthiş bir deryadır.Hüzünlenemeyen insan gelişmemiş bir insandır.Kendinden kopukluğunun,içindeki öze olan özlemin farkında değildir."
Sayfa 49 - Kronik YayıneviKitabı okudu
Reklam
"İlk defa anladım ki, paylaşabilmek için insanın simidinin olması yetmiyor,kuşlara da ihtiyaç var.Üstelik kimin kime teşekkür edeceği de belli değil."
Sayfa 45 - Kronik YayıneviKitabı okudu
"Bana göre hayatın anlamı "keşif"tir.Hayat bir keşif yolculuğudur.Neyi keşfedeceksin?Özünü,kendini..."
Sayfa 35 - Kronik YayıneviKitabı okudu
"Herkes ölünce ardında bir şeyler bırakmalı,derdi dedem.Bir çocuk,bir kitap,bir tablo,inşa edilmiş bir ev veya duvar, yapılmış bir çift ayakkabı.Veya ekilmiş bir bahçe.Elinin bir şekilde dokunduğu bir şey,öldüğünde ruhunun gideceği bir yer olsun diye;böylece insanlar ektiğin o ağaca veya çiçeğe baktığında,sen orada olursun.Ne olduğu önemli değil,dokununca onu değiştirdiğin ve ellerini çektiğinde sana benzeyeceği bir şeye dönüştürdüğün sürece,derdi.Sadece çim biçen adamla bahçıvan arasındaki fark dokunuştadır,derdi.Çimleri biçen adam orada hiç olmamış gibidir;bahçıvansa bir ömür boyu orada olacak."
Sayfa 184 - İthaki YayıneviKitabı okudu
"Belki kitaplar bizi mağaradan biraz çıkarabilir.Belki hep aynı,lanet olası, çılgınca hataları yapmaktan alıkoyabilirler bizi! ... Tanrım,anlamıyor musun Millie?Bu kitapları günde bir iki saat okursak belki..."
Sayfa 95 - İthaki YayıneviKitabı okudu