Kitabın iki yazarı var, yazarlar yaşananaları iki boyutlu aktarıyor okura. Birinde kurgusal; diğerinde ise gerçeğe dayalı..
Kitabın kahramanı Sami Baran , Türkiye de yaşadıklarından kaçış yolu olarak İsveç'e kaçak yollarla gitmeye karar verir ve yazar el yazmalarında bu kaçışı şu cümleyle dile getirir: "...bazı anlar vardır ki, önceki yaşamı her şeyin önüne geçiriverir." (sayfa,82)
İsveç , o dönem ülkesini terk etmek zorunda kalan siyasi mültecilerin kurtuluş yolu olarak seçtikleri bir ülke konumundadır. Ancak bu kurtuluş sadece fiziksel boyutla sınırlı kalmıştır; çünkü piskolojik olarak yaşadıkları hep ardlarında olacaktır.
Evet, Sami'nin yaşayadikları İsveç'te de peşini bırakmaz. Piskolojik sorunlarla boğuşmaktadır. Bu nedenle hastaneye yatırılır. Romanın okuru etkisi altına aldığı süreç böylece başlar.
Sami, hastanedeyken yaşadıklarının sorumlu olarak gördüğü kişiyle karşılaşırız. İskencecisi ve aynı zamanda dönemin 'derin gücü' olarak görev yapan bakandır bu.
Öldüresiye nefret ettiği kişiyle karşılaşan Sami, giderek bir nevi katiline alışmaya başlar. Ama onun dışında gelişir artık olaylar; çünkü halk düşmanı olarak görülen bakana dönük bir cinayet planı gerçekleştirilir İsveç'te yaşanan sosyalistlerce. Enternasyonal bir hedef olarak görülür bu eylem planı...
Sonrası mı?.. Bunu okurlara bırakıyorum. En kısa zamanda okumanız dileğiyle..