Fırtına bizi kuzey doğuya atmıştı sürün içinde ilerlerken dibe daldığımızda, kimi eskiden kimi daha yeni batmış gemi enkazlarının arasından, âdeta bir ölüm vadisinden geçer gibi süzülüyorduk.
Newfoudland'e geldikten sonra doğuya yöneldik ve ilk kez 1857'de okyanusun dibine yerleştirilen telgraf kablosu boyunca ilerleyerek irlandaya yaklaştık.
Sonra kaptan Nemo hepimizi şaşırtarak yönümüzü güneye çevirdi .
30 Mayıs'ta İngiltere'nin en uç noktasına ulaşmıştık ama Manş Denizi'ne dönemeyip , denizin üzerinde çemberler çizmeye başladık.
Kaptan Nemo hiç konuşmuyor , çok üzgün görünüyordu ve belli ki belirli bir noktayı arıyordu . Onu bu kadar üzen neydi acaba?
Terk ettiği ülkesinimi hatırlıyordu? Pişmanlık mı duyuyordu?
Uzun aramalar sonucunda , 1 Haziran'da nihayet bir noktada durduk.
"İşte burası !" dedi Kaptan ve dibe dalma emri verdi. Sekiz yüz otuz üç metre derinlikte , çok uzun yıllar önce batmış bir geminin enkazı bizi bekliyordu .
"Bundan tam yetmiş yıl önce vatanı için kahramanca savaşarak batan bir Fransız gemisi , " dedi .
"Vengeur (İntikam) bu ! diye bağırdım.
"Evet" dedi Kaptan , "güzel işim"
Başımdan bir kova sevda döküldü
Islandım ,üşümedim, yandım oy!
İplik iplik dalarım söküldü
Kurşun yemiş güvercine döndüm oy!
Yağmur yorgan oldu, döşek kar bana
Anladım ki kendi gönlüm dar bana
Alev dolu bardakları yâr bana
Sunuverdi içtim içtim kandım oy!
Sevgi ektim , naz biçmeye çalıştım
Ne zamana, ne kendime alıştım
Kırk senede yedi hasret bölüştüm
Yedi dünya bana düştü sandım oy!
Gönül şahinimi yordum gerçeğe
Sosuzda yüzümü sürdüm gerçeğe
Teselliden kanat kırdım gerçeğe
Tecellinin sinesine kondum oy!