Hoşgeldin bahar, ne iyi ettin çilek, seni çokça övmek gerek!Erkenci olsan da o senin hamaratlığından, “erik “gibi fırlama Ayşe Kilimci’nin demesiyle vişne gibi “fettan “ elma gibi de “günahkar” ,tövbe tövbe, değilsin ,öyle pek “baştan çıkarıcı” olduğun söylenemez…
… “iştahaçıcı “ bazen de pudra şekerini bulayıp doyasıya yeme tutkusuyla “gözdoyurucu” bir “olayın” var senin ! Gençler senin “olayın” ne diye sorarsa bunları söylersin!
… özgüven kişinin kendine yani özüne ait olan bir duygudur. başkaları ile paylaşılmaz ve mukayeseye dayanmaz. başkalarının başarısı karşısında haset duyuyor isek kendi hayatımıza, kendi yaşam serüvenimize odaklanmamız zorlaşır
Montaigne’in güzel bir sözü vardır: “ Eğer mutlu olmak istiyorsanız bu kolay. Başkaları kadar mutlu olmak istiyorsanız bu imkansız. Çünkü biz başkalarını olduklarından daha mutlu sanırız.” Bu durumu anlatmak için psikolojide kullanılan bir metafor vardır: “ Ördek Sendromu”. Suyun üstündeki ördeği izlerken onun ne kadar yumuşak ve rahat bir şekilde süzüldüğü gözlemleriz. Oysa suyun altında, bizim görüş alanımız dışında ördek sürekli ayak çırpmaktadır
.
İçimizdeki dayanıklılığı artırmak ve depoyu doldurmak için ilk önce eylemliliği keşfedeceğiz. Eylemlilik çaresizlik hissine bürünmek yerine bir şeyleri gerçekleştirebileceğimize dair bir hisse sahip olmaktır
Yumuşamış ve uysallaşmış olan şehir yoğrulmaya hazır çamur gibi Calvin’in ellerindedir artık ve o şekil verici fikirleriyle sanat eserini tamamlamadıkça o çamuru elinden bırakmayacaktır.
“Ferguson ,Federman’la yürümenin her şeyden önce dikkat etme sanatının bir egzersizi ve dikkat etmenin de yaşamayı öğrenmenin ilk adımı olduğunu keşfetmişti.”
Bay ukala!Annem haklıydı sözcükler hakkında, insanları yakınlaştırmaktan çok uzaklaştırmaya yarıyorlar galiba.Bütün bu tipler için görünmezim ben.Annem de.Biz yalnızca onların kendi amaçları için kullandıkları bir vakadan ibaretiz.
Hayat felsefesi çalışma masası gibiydi-düzenli,tertipli ve köşeli. Sürekli “takdir ettiği şeyler” ve “hor gördüğü şeyler “ olmak üzere hayatı ikiye ayırır araya katı çizgiler çekerdi
Biliyor musunuz,plastik legenlerle süslü yoksul bir dağınıklığın içinde yüzen annem sadece bizi azarlamak icin açardi ağzını, azarlamayacaksa imkanı yok konusmazdı.