Söyleyeceğimiz çok şey var aslında. Ama üşeniyoruz,ve çok sıkıldık.
Önceleri müthiş bir hevesle acılarımızı paylaşacak insan ararken etrafımızda, şimdi kimseler soru sormasın istiyoruz.
"Görüp ahkâm-ı asrı münharif sıdk u selametten
Çekildik izzet ü ikbal ile bab-ı hükûmetten."
(Çağın değer yargılarını doğruluktan ve samimiyetten sapmış görerek kendi arzumuz ve saygınlığımız ile devlet kapısından ayrıldık.)
_Namık kemal_
"Artık şekersiz içmeye başladım kahveyi,
Çok düşünüp az konuşuyorum babam gibi.
Yok hayır,hiçbiri senle alakalı değil.
Halin hatrın nasıl diye sordun ondan dedim..."
That just like you I should find a way
(Tıpkı senin gibi ben de bir yol bulmalıyım)
To tell you everything
(Sana her şeyi anlatmak için)
By saying nothing
(Hiçbir şey söylemeden)
_Sana hiçbir şey söylemeden her şeyi anlatmak için tıpkı senin gibi ben de bir yol bulmalıyım_
Hissiz değiliz,merhametsiz hiç değil. Sadece bu çağa denk gelmenin neticesinde duygularımızı saklar olduk,yeni bir insan tanımanın verdiği yükü taşıyacak takâtimiz yok. Sanki; tek bir hakkımız var da,bir tek o mutluluğu bekliyormuşuz gibi. Gerisi yorucu,gerisi fani.