Anlamak, kafamın içinde dönen bazı kaygılara bakmak için başlamıştım bu kitaba, ve bitirirken kaygılarımın temelsizliğini, Iza ile olan karşı tarafi düşünürkenki zıtlığı fark ederken buluyorum kendimi..
.
Şüphesiz çok güçlü bir kitap bu. Bir kuşak çatışmasından çok daha fazlası. O duygusal körlük, kendini bırakmayı bilmeme hali, o aşırı otokontrollüğün getirdiği yıkımlar, bundan sebep artık kendini duymayan, yaşarken ölen insanlar, biten ilişkiler..
.
İlerledikçe Domokos'u anlamak, Antal'ı anlamak ve sormak Iza'ya niye? Niye bu mesafe, Niye bu maske, bu duygusuzluk ve hep bir tetikte olma hali, ve duyguları yaşamayı erteleme, yok sayma hali.. Bu noktada yazar bir okur olarak bizi İza'nın ağzından aydınlatabilirdi, bir şeyler anlatmayı seçebilirdi en azından Antal ve Domokos'u anladığımız gibi İzanın Şarkısını da anlayabilirdik belki ama.. Ama..
.
Ve anlıyoruz ki; birine alan açmanın, birinin yerine düşünmenin, karşı tarafa sormadan ve tam da karşı tarafı ilgilendiren kararlar almanın, birini düşünmekle, iyiliğini istemekle aynı anlama gelmediğini, ziyadesiyle öldürdüğünü. Ve bana kalırsa eski toprak, toprağında kalmalı, nefes almak istiyorsa ve nefes aldırmak istiyorsak tabi.
.
Okuduğum ilk Magda Szabó idi, Etelkanın eve dönüşü yer yer ağlatmakla birlikte beni, bir sonraki hikayesinde buluşmak üzere noktalıyorum şimdilik sözlerimi..
#izanınşarkısı